Translate

1 Şubat 2014 Cumartesi

Gebelik ve Evcil hayvan sahibi olmak.

Gebelik ve kediler : )

Benim tam üç tane dişi kedim var. En büyük kızım ,'kedi' ve 'kızım' diye çağırırım , 3 haziran 2006'da ellerime doğdu. 50 kuruş kadar suratı, minnacık kulakları ve pespembe burnu ve diliyle özellikle esneyince insanın içinin yağlarını eriticek sevimlilikteydi. O zamanlar fakültede öğrenciydim. Beraber ders çalışırdık. Yanıma uzanır , bir patisini kucağıma diğer patisinide okuduğum kitabın üzerine koyardı. Beraber bitirdik fakülteyi. Sonra evlendim beraber başka bir şehre göç ettik. Eşim kedileri köpekleri uzaktan sever. Kedimde biraz bana düşkün hem kıskanırdı eşimden hemde eşim kediye nasıl dokunulur pek bilmediğinden hırçın davranırdı ona. Ama yinede iyi anlaşıyorlar , birbirlerinin yaşam alanına saygı gösteriyorlardı. Yatakta onun yattığı tarafa yatmıyordu kızım. Koridorda karşılaşınca birbirlerine yol veriyorlardı. Aralarında sınır ihlaline karşı gizli bir anlaşma vardı işte. 2009 sonbaharı , pet fuarı açmışlar . Her türlü hayvana deliren ben elbette ki hayatımda ilk defa gördüğüm bu afişi takip ederek fuara gittim. Birbirinden sevimli kediler , köpekler , rengarenk papağanlar , zaten ana baba günü. Çocuklar heryerde hayran hayran bakınıyor. Kimisi bana bunu al diye ağlıyor. Hanvanıcklar o kalabalıkta nolduğunu pek anlayamamış . Işıkların altında biraz teirgin , biraz belki burdan kurtulurum diye zorunlu bir sevimlilik takınmış duruyorlar. Standın birinde cam ufak bir akvaryumda !! bir sürü yavru siyam kedisi gördüm. Sanırsın su kaplumbagası , üst üste doldurmuşlar garibanları birini kucağıma aldım. Başladım adamla kavga etmeye . Kedi akvaryuma konur muymuş hiç ? Böyle hayvanlara işkence ederek ticaret yapıyorlar. Birinide kucağıma aldım o sırada. Adam 3 aylık diyor ama taş çatlasın bir buçuk. Yavruyu ayırmışlar anasından satmaya getirmişler. Taktı tırnaklarını t-shirtüme ayrılmıyor. Eşimi aradım . Ben kedi alıyorum haberin olsun diye. Oda anlamamış ne dediğimi acelesi varmış ameliyata mı ne giricek. Tamam tamam , naparsan yap dedi kapadı telefonu. Kediyi aldım, bi taşıma kabı, yeni yavru için mamalar sırtlandım hepsini döndüm eve hımbıl hıkış. Benim büüyk kız hiç yadırgamadı, hatta bir annelik içgüdüsüyle onu büyütmeye başladı. Akşam eşim geldi. Şok! Evde bir kedi daha var . Öyle ufak ve sevimli ki dayanamadı. Yavaş yavaş sevmeye dokunmaya kucağına almaya başladı. Ailemizin yeni üyesi sütlü kahve rengindeki kedimizin adını whiskey koyduk. Hayvan tacirinden bir kedi , bir kedidir kurtarabilmiştim. Ama yeni kuzu aynı hafta içinde hastalandı. İkimizde uyumadık . Serum taktık vitaminler verdik başında bekledik. Eşim kedilere whiskey sayesinde alıştı. Böylelikle büyük kızlada aralarındaki politik iletişim biraz daha samimi hale döndü. Siyam kedilerinin özelliğiymiş, 6 ay boyunca öyle hareketli olurlarmış ki kök söktürürlermiş sahiplerine . Ortalıkta dolu bardak bırakamıyorduk çünkü devriliyordu. Küçük hanım koridorun bir ucundan diğer ucuna sanki havai fişeğe binmiş gibi koşuyordu. Gerçekten 6. ay doldu whiskey uslandı. Büyük kedimizin kankası oldu . Ve ben eşime kedi sevgisini aşıladım. Gece uyurken whiskey onun tarafına , kedi benim battaniyemin üstüne yatıyordu. O zamandan beri, çılgınsın sen evde kediyi napıcaksın? Evde 2 kedi haaa!! diyenler oldu. Neyse benim aşıladığım kedi sevgisi eşimin içinde yeşerdi yeşerdi . 2010 da en minik üyemiz ne cins olduğu belli olmayan ama eşime iran kedisi diye sattıkları vodka ailemize katıldı. Kirli beyaz kocaman mavi gözlü bir tüy torbası. Büyük kızla pek iyi anlaşamadılar ama whiskeyle araları çok iyi. Halada aynı şekil devam ediyor. Neyse ..yine elşetiriler ...Ne üç kedin mi var ?? Napıcaksın üç kediyle? Artık çocuk yap , kedilerine at .Ya napıcam üç kediyle bakıyorum , seviyorum .İmkanım olsa evim daha büyük param daha bol olsa daha çok kedi alır bakardım .Ayrıca nereye atayım?? Sokakta hiç yaşamamış hayvanlar , balkona yapay çim serdimde 1 hafta üstüne basamadı garibanlar. Eleştirilerin çoğunu kulak arkası edip , bir kısmıyla oturtma yaptıktan sonra 3 kedili ve akvaryumlu hayatımıza devam ettik (eşim balıkseverdir : ) tam bir akvaryum sevdalısı...) 2013 kasım ayında minik kuzumuzun haberini aldık. Yola çıkmış geliyormuş. İşte teyzeler ablalar bir kısım topluluk bir kaç deneme daha yaptı . Ağzına tüy kaçar , hasta olur .. Şimdi işin bilimsel kısmına geçelim evde evcil hayvanınız varsa öncelikle hayvanların iç dış parazit aşılarını ve diğer gerekli aşılatını yaptırmanız gerekir. Hem sizin(özellikle gebe iseniz ) ,hem evin diğer bireylerinin sağlığı için bu kadarı yeterli . Gebelikte en önemli , size en büyük sorunu oluşturucak olan Toxoplazma gondii olarak tanınan parazittir. Biraz kitabi bilgilerimiza başvuralım . Bulaşması pişirilmemiş çiğ etlerin yenmesiyle ve kedi dışkısının ve kedi dışkısıyla temas etmiş herhangi bir eşyanın ellenmesiyle ağız yoluyla olur. Köpeklerle bu hastalığın direkt bir ilgisi yoktur. Gebe kişiler bu yollarla enfeksiyonu alırsa enfeksiyon plasenta yoluyla bebeğe de geçebilir.

Kedilerde malesef bu parazitin ana konağı ve taşıyıcısıdır. (Günah keçileri)

Kedi barsağında parazitin sporozoit denen formları bölünerek çoğalır ve ookist halinde dışkı ile dışarıya atılırlar. Bu ookistler dış ortama oldukça dayanıklıdır.Yani çamaşır suyuyla sildiğiniz yüzeyde bile canlı kalabilir. Dış ortamdaki herşeye bulaşabilir ve oradan da ağız yoluyla insana geçebilirler. Bulaşma az pişmiş yada pişmemiş çiğ etlerdeki parazite ait doku kistlerinin ya da yıkanmamış meyve ve sebzelerin üzerindeki ookistlerin ağız yoluyla alınmasıyla olur. Toprakta yada kedi pisliğinde bulunan ookistlerin de ellere bulaşmasıyla ağız yoluyla parazit alınabilir.

Bu enfeksiyon 5-18 gün süren kuluçka döneminin ardından normal sağlıklı çocuk ya da yetişkinlerde bir sorun yaratmadan çoğunlukla farkedilmeden geçirilir ve tedavi gerektirmez. AIDS gibi bağışıklık sistemini bozan bir hastalığı olan kişilerde ve gebelik sırasında bebek açısından sorun yaratabilir. Aslında insanların neredeyse yarıya yakını yaşamlarının herhangi bir döneminde toxoplazma ile enfekte olurlar ama çoğu kişi de herhangi bir belirti vermez. Genellikle grip benzeri ateş, yorgunluk, halsizlik, kas ve eklem ağrıları gibi hafif belirtilerle kendiliğinden iyileşir.

Ortalama olarak her 1000 gebelikten 1-2 sinde gebelik sırasında akut toksoplazma enfeksiyonu geçirilir. Gebelikte geçirilen enfeksiyonlar da aynen diğer insanlarda olduğu gibi çoğu zaman farkedilemez ve annede şikayetlere sebep olmaz.

Bebeğe ne gibi zararlar verebilir?
Enfeksiyon ilk 3 ayda bebeğe %15 gibi düşük oranda geçebilir. İkinci trimesterde bebeğe geçiş oranı %30, üçüncü trimesterde geçiş oranı %60'tır. Fakat ilk trimesterde bebeğe geçen enfeksiyon daha ciddi sorunlar yaratır. İleri aylarda geçen enfeksiyon daha az sorunlara sebep olur.
Gebelik oluşmadan önce geçirilen enfeksiyon gebelik açısında risk yaratmaz.

Bebeğe geçen enfeksiyon düşük, rahim içerisinde ölüm, beyin hasarı, hidrosefali (beyinde su toplanması), serebral kalsifikasyon, görme problemleri (koryoretinit), zeka geriliği, işitme problemleri, gelişme geriliği, karaciğer ve dalakta büyüme, pnömoni, myokardit, döküntü gibi problemler yaratabilir.

Hastalığın klasik üçlü hasarı yani triadı 1. hidrosefali (beyinde su toplanması), 2. intrakranial (beyinde) kalsifikasyonlar ve 3. koryoretinit (göz hasarı)'dır.

Bazı bebeklerde gebelik sırasında yada doğumdan hemen sonra yapılan testlerde enfeksiyonun bebeğe geçtiği ispatlandığı halde herhangi bir hasar yada anomali gözlenmemiştir.

Bazı bebeklerde ise doğumda bir anormallik izlenmemesine rağmen uzun dönem takiplerinde yıllar sonra görme ve işitme problemleri, nörolojik hasarlar izlenmiştir.

Annede enfeksiyonun tanısı:
Annede parazitin kendisinin yada parazite karşı oluşmuş antikorların tespiti için bazı yöntemler vardır. Bunlar fare inokülasyon testi, hücre kültürü, parazit antijenlerinin belirlenmesi, PCR ile parazit DNA'sının belirlenmesi gibi testlerdir. Annede parazite karşı oluşmuş antikorların tespiti için Sabin-Fendman testi, İFAT, İHA, EIA, ISAGA, ELISA gibi çeşitli testler mevcuttur.

Bu yöntemler ile tespit edilen antikorlardan IgM enfeksiyonun yeni geçirildiğini gösterir. IgG antikoru ise eskiden geçirilen ve bağışıklık kazanılmış enfeksiyonu gösterir. Fakat bu antikorlar her zaman çok net bilgi vermeyebilir. IgM antikoru bazen enfeksiyondan sonra 1-2 yıl boyunca pozitif kalabilmektedir. Bu durumda Toksoplazma IgG avidite testi ile enfeksiyonun ne kadar zaman önce geçirildiği hakkında bilgi edinilmeye çalışılır. Avidite testinin yüksek olması enfeksiyonun en az 3 ay önce geçirildiğini gösterir. Avidite testinin düşük olması enfeksiyonun son 3 ay içerisinde geçirildiğini gösterir.

IgM pozitif, IgG negatif ise bu büyük ihtimalle yeni geçirilmiş bir enfeksiyondur. Hem IgM hem IgG pozitif olan durumlarda test 3 hafta sonra tekrarlanarak antikor titresinde 4 katlık artış olduğu izlenirse bu da yeni enfeksiyon olduğunu ifade eder.

Hem IgM hem IgG antikoru negatif olan kişiler hiç enfekte olmamışlardır ve parazitle karşılaşırlarsa enfekte olma riskleri vardır o yüzden bu gebeler kedi dışkısı, çiğ ve iyi pişmemiş etlerden uzak durmalılar.

Bebeğinizde enfeksiyonun tanısı ;
Enfeksiyonun fetusa geçip geçmediğinin tespiti bazı testlerle mümkün olabilmektedir. Bunlar fetusun kanında parazitin yada IgM antikorunun tespiti yada amnios sıvısında parazitin PCR ile tespiti gibi yöntemlerdir.

Ayrıca enfekte olmuş fetuslarda yukarda anlatılan anomalilerden bazıları ultrason ile de gözlenebilmektedir.

Gebelikte enfeksiyon geçirildiğinde ne yapılmalı?
Gebelikte geçirilen toksoplazma enfeksiyonunun bebeğe kesin zarar vereceği söylenemez, risk yukarıda anlatıldığı gibidir. Bu sözkonusu risk aileye anlatılır, konuşulur ve aile gebeliğin sonlandırılmasını ister ise gebelik sonlandırılır. Aile gebeliğin sonlandırılmasını istemez ise antibiyotik tedavisine hemen başlanmalı ve doğumdan sonra bebeğe de antibiyotik verilmeye devam edilmelidir. Antibiyotik tedavisi bebeğin etkilenmesini önleyemez fakat bebekte oluşacak etkilerin şiddetini azaltır. Bu hastalık için spiramisin, primetamin ve sulfadiazin antibiyotikleri kullanılır. Mutlaka hekiminize danışın. (Burdaki bilgiler tamamen yol gösterici olması için yazıldı , kendi kendinize hekimlik yapmayın , biz boşuna mı okuduk ?? )

Ben gebeliğimi öğrendikten sonra toksoplazma anitikorlarıma baktırdım. Hem İgM hem İgG negatifti. Yani çok dikkatli davranmam gerekiyordu. Çok zorda kalmadıkça dışardan yememeye ve evde hazırladıklarımında temizliğine çok dikkat ettim ve bir süre sokak hayvanlarındanda uzak durdum. (sevdiğimi anladıklarından herhalde nereye gitsem bi kedi bi köpek mutlaka takılır peşime)

Hamile olmanız evcil hayvanlarınızdan  vazgeçmeniz demek değildir Benim kedilerim bana çok bağlılar ve tüm gebeliğim boyunca olduklarından  çok daha sakin davranışlar gösterdiler.  göbeğim büyüdükçe  onlarda   göbeğime daha yakın yerlere yatıp  benimle uyuklamaya  başladılar. 
Korunmak için ne yapalım ?? (Bu sorunun cevabı  kedileri sokağa atalım  köpeklerin kuyruguna  teneke bağlayalım ki   gelirlerse sesi duyar kaçarız degildir )
Gebelikte evde kedi besleyenlerin bazı hususlara dikkat etmesi gerekir:
Kedinin dışkısı ile gebeler temas etmemelidir. Kedinin dışkısını ve kumunu evde gebe olmayan kişiler temizlemeli. Kediye dokunduktan sonra ellerinizi sabunla yıkamalısınız. Köpeklerle bu hastalığın direkt bir ilgisi yoktur ancak kediyle veya kedi dışkısıyla temas etmiş bir köpekten de enfeksiyon alınabilir.
Çiğ et ya da az pişmiş et, salam, sucuk gibi yiyecekleri yememelisiniz.
Çiğ etle çıplak elle temas sonrası ellerinizi iyice yıkamalısınız.
Çiğ eti kestiğiniz bıçakları iyice yıkamalısınız.
Meyve ve sebzeleri bol su ile yıkayarak yemelisiniz ve bunları elledikten sonra da ellerinizi yıkamalısınız.
Kediler dışarı çıkarılmamalı ve konserve besinlerle beslenmeli.
Bahçe ve toprak ile çıplak elle temas edilmemeli, temas edilse bile eller iyice yıkanmalıdır.
Eller ağıza ve göze sürülmemelidir.

Ookist taşıyabilecek sinek ya da böceklerden korunmak amacıyla pencere filtreleri kulllanın.


2 yorum:

  1. Merhabalar, tam da bugün karşıma çıktı blogunuz ve bu yazı, çok sevindim. Ben de bugün (36. haftadayım) gebelik, kediler ve bebeklerle ilgili bir yazı yazmıştım. Sizin yazınız da üstüne denk geldi.. Hatta yazının sonuna blogunuza link verdim, umarım bir sakıncası yoktur.
    Yazdıklarınız da bana umut verdi bebekli kedili hayata dair, teşekkürler,
    Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim: ) .. umarım sizin gibi bir çok kişiye umut verir ve yardımcı olur. Zira her geçen gün kedilerle arası daha da iyi oluyor ve onları oyun arkaaşı gibi görüyor.

      Sil