Translate

30 Ocak 2017 Pazartesi

Türkiyenin ilk sirkine gitmeyin

İşe başladım ,tam üç hafta geçti fire vermeden gidiyoruz diyordum .Bir haftasonu kaşıntısının kurbanı olup pazartesi , salı , çarşambayı haftasonuna bağlanmak zorunda kalıp iki hasta veledimle evde tıkıldım kaldım.

Bizim evin yakınına avrasya sirki gelmiş . Türkiyenin ilk sirki yazıyor afişte .. On -onbeş şıkıdım palyaço resmide koymuşlar. Çadırda ısıtmada varmış. Nasıl götürmem çocuğu bu kadar reklam üzerine , zaten bayılıyor adam palyaçoya. Cumartesi  yemedim içmedim sirk saatlerini öğrendim sabahın köründe programı yaptım dört buçuk seansına yetiştik sıpalarla. Girdik çadıra en önde de yer bulduk.  Ama hakkaten Türkiyenin ilk sirkine gelmiş gibiyiz. Sahne bizim salondan ufak , çadır yıkılıyor , güya ısıtmak için aradan dereden içeri sokaladıkları hortumda soğuk hava üflüyor. Hani etleri koy bozulmaz. Moral bozmayalım çocuk palyaço görücek dayan anne dedim. Soğuk inceden kemiklerime , hatta iliklerime işlemeye başladı. Orda yarım saat kadar gösterinin başlamasını bekledik önce.  Noyan inatla üşümedim diyor. Yavrum iki palyaço göreydi bari.

Palyaço yoktu. Palyaçomsu iki arkadaş vardı ama kostümleri palyaçoya benzemiyordu bile. Sihirbaz ve ip cambazı aynı kişiydi. Ama 60 lı yaşlardaki amcayı yinede takdir ediyorum eski cambazları tek tek yad ederek on tur attı ipin üstünde .. Giderken çiçek taşıdı karşıya dönerken sopa .. Bi de gariban golden retriever köpecikle şov yaptılar. Soğukta hayvan atladı zıpladı, eğitmeninin bacaklarının arasından falan geçti , türkiyenin ilk sirkini uzata uzata bir saatlik bir şov yaptılar. Biz buz kestik , arabaya kendimi zor attım . Noyan gösteri bitiminde palyaço göremedi diye ağladı , yavru  bide yine gelelim palyaço çıkıcak dedi . Senin hayallerini yerim ,bu Türkiyenin ilk sirki evladım  bi yirmi yıl sonra yine geliriz dedim ama anlatamadım tabi..

Eve güç bela attık kendimizi ..Daha akşamına çocukların ikiside sümüklendi .Ertesi gün Dağhanın ateşi çıktı. Hem diş hem soğukhem hastalık hem şanssızlık hem afişiyle alakası olmayan sirk ..Neden kendini olmadığın birşşey gibi pazarlarsın ki.. Hiç balık tutmayan oltamız var  , ısıtmayan ateş yaptık falan deselermiş belki ipucu olurdu eğlendirmeyen donduran sirk için.. Ben hem hasta oldum ,hem uykusuz kaldım yani çocukların sağlıklı zamanından daha uykusuz..

Kendime not: uyanık ol kadın , büyük ünlü bir sirk olsa neden belediyenin parkına cücük kadar çadır kursun di mi .. hadi diyelim gerçekten inandın iyi olucağına önden babayı yolla ..







9 Ocak 2017 Pazartesi

Yeniden çalışan anne olmak

Çok hareketli bir haftanın son gününden herkese merhaba!  İşten döndüğüm ilk gün bu yazıyı yazacağımı düşünmüştüm . Yeniden çalışan anne olmayı , dokuz aylık bebemi kreşe bırakışımı ilk günkü duygularımı falan yazarım diyordum . Hadi ilk gündü kaostu , yorgunduk yarın yaparım dedim .Zincir devam etti tabi cuma tatil olur eve giderim  ortalığı dağıtırız çocuklarla oynarız sonra onlar uyur ben temizlik yaparım ,sonra sıcak şarabımı alır yazarım diye bir hayal kurdum. O da olmadı. Erteleye erteleye yazı pazara kaldı. Bu günde yazamazdım belki ama inat ettim yazıcam diye. O uzuuuunn yapılıcaklar listemi olduğu gibi bıraktım aldım bilgisayarımı. Ne hissediyorum söyliyim; şu ayaklarımın ağrısından başka hiç birşey hissetmiyorum şu an. Çocuklardan önce işe gitmeden önceki herhangi bir pazar gününde bu saatlerde televizyon karşısında  amann gene yarın erkenden kalkıcaz beyaawwe  diyip miskinlik yaparken ,8 ocak 2017 pazar gecesi burda anlatcaklarımın yarısını unutmuş bir halde açtım bilgisayarımı. Artık hatırladığım kadarıyla yazıcaz bu yazıyı.

Pazartesi sabahı yediden sekizden önce genelde hiç kalkmayan dokuz aylık veledim benim heyecanımı paylaşır gibi 5 te kalktı. Gerçi onun içinde kreşin ilk günüydü. Planım normal saatten biraz erken kalkıp ,5.45 gibi , önce kendim giyinip süslenip sonra da çocukları hazırlamak ve mümkünse birşey unutmadan evden çıkıp işe geç kalmamaktı. Ve bunu başardım. Başardım diyorum çünkü Dağhan uyanık halinin yüzde yetmişini kucağımda geçiriyor. Bir koalanın ağacına tutunduğu gibi tutunuyor bana . Doğduğundan beri bu böyle. çoğu zaman tuvalette bile kanguruyu giydiğim doğrudur. Hazırlandım (full hazırlandım yani saç makyaj dahil , önceden makyajı arabada yapardım)çocukları hazır ettim . Paşa babamız hazırlandı ve çıktık 07.10 gibi arabadaydık. Hava zifiri karanlıktı. Yol aşağı yukarı yirmibeş dakika sürdü. ancak...

Ancak  dün gece bu satırları kaleme alırken o ancaktan sonra ne yazacağımı hatırlamıyorum çünkü uyuyakalmışım . Düşündüm bulamadım . Kimbilir ne vardı aklımda . Özetle ma-aile toparlanıp  işe vakitlice yetişebiliyoruz koşullar iyiyse ..koşullardan kastım yolumuzun geçtiği ana arterin %50sinde yol çalışması var. Yağmur çamur , kaza bela yoksa  akıyor trafik. Evden çıkınca bir daha uyanıyoruz çünkü canım izmir ocak ayı sabahları suratımıza tokat gibi çarpıyor. Dağların tepelerinde kar var ve sanki şehir merkezine bütün o tepelerden  soğuk üflüyor gibi.. Sonra arabaya atıyoruz kendimizi titreye  titreye ve artık yaz saati kış saati olmadığından bunlar hep zifiri karanlıkta oluyor. Arabanın kaloriferi ısınmaya başlayınca yine tatlı bir uyku çöküyor üstümüze . Çocuklar genelde sabah yolculuğunda uyuyakalıyor .işe varıyoruz hava hala karanlık . Aydınlığa kavuşmamız  8-8 buçuk arasını buluyor ki bu melatonin seratonin falan üretip mutlu olan insanoğlu gibi bir canlı için çok garip, acı ve depresif .. Neden böyle nedenn ? Neden bu karanlık gitmiyor . Milletçe depresyona giricez yakındır.


Dağhanda artık Noyanla hastanenin kreşine gidiyor. Noyan onunla gittiği için mutlu elbet çünkü önceden dağhan evde o okulda sanki ufaklığı kayırıyormuşuz gibi oluyordu.Şimdi eşitlik gözler önüne serildi. İkinizde çalışan anne yavrususunuz evlatlarım malesef o kreşe gidilecek. dağhan ilk üç günü ağlayarak geçirdi. Beni görünce bile ağladı. Ama artık öğretmenlerden birine bağlanmş olucak ki daha stabil herşey. Beni görüncede gülüyor artık öbür türlü çok moral bozucu oluyordu. Kendimi en şanslı saydığım konu çalıştığım yere ait harika bir kreşimizin olması. Gün içinde Dağhanı emzirmeye gidebiliyorum o da rahatlıyor bende .

Eve dönüşler çok keyifli. Ama ilk hafta kaostu elbette . Bazı günler yemeği yetiştiremedim , bazı günler yapıcak halim yoktu . Dışardan yedik. Sonunda eski düzeni bu hafta kurabildim. Pazar gününden üç gün bizi idare edicek kadar pişiriyorum.  haftasonu günlük , arada bir gün de dışardan yiyoruz bende dinleniyorum. Haftada iki gün genel temizlik aralarda sadece mutfak ve oyuncak toplamak kalan son enerjimi harcadığım yegane aktivitelerim oldu. Bu günlerde geçicek  ,kalan iki yılımı böyle doldurucam  bir hafta bir günü bitti bile ..: )....Zaten bir bilge demiş ki sabreden derviş asistanlığı bitirmiş , çocukları büyütmüş  falan ..