Translate

28 Ocak 2014 Salı

Normal doğum Vs Sezeryan

Bu çocuk nasıl çıkıcak?
Eminim son trimestere girmiş bütün gebelerin kafasında aynı soru milyon kez gelmiştir. Normal mi doğursam ?? yoksa sezeryan mı olsa ?? karar veremiyorum. Bilmem kim normal doğurmuş , avaz avaz bağırtmışlar .. İzlediğimiz bütün filmlerde normal doğum sahneleri pekte bir abartılarak gösterilmiş olup her kadının mutlaka beyninde yer etmiştir. köyde geçiyorsa film kadın yatakta şehirdeyse malum masada kıvranıyor, boncuk boncuk terli köydekinde o an içeri ebe/doktor elinde siyah çantasıyla giriyor. Hemen sıcak su ısıtılıyor. Kadın çığlıklar içinde ..ıkın ıkın sesleri odada yankılanmakta..Hangimiz hatırlamıyoruz ki bu sahneyi ? Elbette ürkütücü, fonu biraz karartıp , bağıran bir kaç baykuş ve karga ekleyin, mekanı da mezarlığa yakın seçerseniz bir Alfred Hitchcock yapımı kolaylıkla olabilir. Ben hem bir hekim hemde gebe olarak normal doğumu tercih edenlerdenim. Elbette beni ya da bebeğimi en ufak riske sokucak bir durum olsaydı hiç düşünmeden kararımı değiştirirdim. Doğumu beklerken etrafımda bir çok kişiden eleştiri aldım. Sen deli misin kadın normal doğurucaksın diyen bir sürü isim sayabilirim. Eşim bile sabırsızlıktan hadi sezeryan olsun deyip durdu, son hafta doktorum bile niyetlendi sancın gelmezse alıyorum pazartesi diye : )..Saolsun meleğim yardım etti annesine de bıçak altına yatmaktan kurtuldum . Eşim hala bizim hanım inadından normal doğurdu diye dalga geçer. İnat meselesi değil inanın. Yani adı üzerinde olan fizyolojik bir eylemi neden hiç bir riskim yokken sezeryan gibi operasyonla gerçekleşen bir doğum metoduna tercih ediyim. Gebelik bir hastalık değilki ameliyat gerektirsin (tıbbi gerekliliklerin dışında)Gebeliğin 37. haftasından sonra bebek pelvise yanı kasıklarınıza doğru inmeye başladığında minik kasılmalarınız olabilir. Braxton hicks denen bu kasılmalar dogumun yaklaştığınında habercisidir. Sancı korkulduğu gibi birden bire şiddetli bir şekilde başlamaz, günler içinde yavaş yavaş kasılmalar şeklinde başlar ve hatta düzenli sancılar oturduktan sonra ağrı gebeler tarafından yavaş yavaş hissedilmeğe başlar. İlk doğum genellikte ortalama 18 saatte gerçekleşir . Kasılmalar arttığında , ve sıklıkları arası süre azaldığında paniğe kapılmadan doktorunuzla irtibata çekip yola çıkmanızı öneririm. Benim sancım gece 12 gibi başlamıştı. Eşimi telaşlandırmamak için birşey söylemedim . Malum kocaman göbeğimdeki minik canavar mesaneme bastığı için saat başı çişim geliyordu. Uyandıkça/ bir süre sonra uyuyamadıkça sancıların aralıklarını kontrol ettim. Sabah 8 gibi 5 dakikada bire indiğinde eşime hadi gidelim dedim . Oğlumuz varmak üzere!! : ).. Sancılar dayanılmaz özellikte olmadı , en azından benim tecrübem böyleydi. Hiç acımıyorda demiyorum yalnış anlaşılmasın , hani bi dudak ısırttırıp , diş sıktıran hale geliyor , belkide benim ağrı eşiğim yüksektir bilemem.
Artık epidural anestezi var , normal doğumu çok kolaylaştıran bir uygulama . Epidural (peridural) anestezi ya da sık bilinen adıyla "ağrısız doğum", doğum eyleminde veya sezaryan operasyonunda ağrı hissini ortadan kaldırmak için kullanılan özel bir bölgesel anestezi şeklidir. Genel anesteziden farkı anne adayının işlem esnasında uyanık olması ve etrafında olup bitenleri tümüyle algılamasıdır.
İstenmeyen etkiler açısından genel anesteziye göre oldukça güvenli bir yöntemdir. Oğlum dünyaya gelişinden 3 saat önce bana epidural anestezi uyguladılar. Yani yaklaşık 11 saat kadar normal doğum sancısını tecrübe etme fırsatım oldu. Tekrar cesaret vermek isterim korkmayın. Epidural anestezi bir çok kez uygulanırkende gördüm anestezist arkadaşlar süperler bir kerede buluyorlar uygulama yerini , herhalde bende sağlıkçıyım diye biraz ters gitmiş olucak işler ki malesef epidural iğnesi 5. uygulamada yerini buldu. İğneyi yerleştirirken sabit ve sabırlı durmanız çok önemli , genelde yan yatıp bacaklarınızı karnınıza çekmeniz (cenin pozisyonu) istenir. Uygulama yapılırkende iki sancı arasını beklerler annenin rahat olması için. Ben en son oturuyordum , bağdaş kurmuştum, göbeğim kucağımdaydı ve öne doğru eğilmeye çalışıyordum. Ve sonunda oldu . Uygulamanın hemen ardından ilacı da verdiler . Aman allahım ne kadar güzel bi his yavaş yavaş ayaklarımdan yukarı doğru bir serinlik uzanmaya başladı , hiç sancım kalmadı . Sanki naneli limonata dolu bir havuzdayım . (bir gebenin teşbihi)Ve elbette hala hareket edebiliyordum ve tamamen uyanıktım.


İlk kez normal doğum yapan bayanlarda bebek çıkarken vaginanın girişini parçalamaması için epizyotomi adı verilen kesi yapılmaktadır. Amaç yırtılmayı önleyerek bebeğin etrafa zarar vermeden rahat bir şekilde çıkmasıdır. İlk doğumların hemen hepsinde bu işlem yapılmaktadır. Epizyotomi adı verilen bu kesinin yapılmadığı durumlarda vaginanın zorlanması ve makatta yırtılmalara neden olabilir. Ayrıca mesane alt duvarını destekleyen kasların yırtılmasıyla ilerde idrar kaçırma şikayetleri ortaya çıkabilir. Epizyo açılırken hiç birşey hissetmedim. Yani tekrar söylüyorum korkmayın. Burada belirtmekte isterim ki hala çişimi tutabiliyorum. Normal doğumun son evresi olan ıkınma dönemi rahim ağzının tam açılmasından çocuğun çıkmasına kadar geçen dönemdir. En fazla 1 saat içinde bu dönem tamamlanmalıdır. Daha fazla uzaması durumunda forseps ya da vakum kullanılarak bebek dışarı çekilerek çıkartılır. Bunun nedenleri; kadının güçlü ıkınamaması, bebek başının iri olması ya da duruşundaki bozukluklar olabilir. Forseps ya da vakum kullanılmasını müdahaleli doğum olarak adlandırıyoruz. Müdahaleli doğum olması durumunda vaginanın zarar görme riski daha da artacaktır.Bu durumların ortaya çıkmaması için size düşen doktorunuzla koordineli bir biçimde çalışmak. (çalışmak ?? bu cümlenin sonuna garip bi yüklem gibi geldi ama neyse) Ağrı hissetmemeniz kasılmaların olmadığı anlamına gelmiyor. Göbeğinize bağlı olan NST den kasılmalarınız ve bebeğin kalp atımları takip ediliyor ve doktorunuz ıkın dediğinde kuvvetle ıkınırsanız gerçekten herşey çok kolaylaşıcaktır. Ben kronik kabız ve hiç bir zaman küçük popoya sahip olmamış biri olarak abartmadan söylüyorum ki yalnız 3 kez ıkındım. 3. ıkınma plasenta içindi. Vakum yahut forseps kullanılmadı.
Tarihte anestezi tekniği geliştikten sonra sezaryen adı verilen işlemle bebeğin karından çıkarılması yöntemi geliştirilmiştir. Daha sonra sterilizasyon ve dikiş tekniklerinin de gelişmesi sezaryen ameliyatının da yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bilimsel olarak kabul edilen normal doğum yerine sezaryenin yapılacağı durumlar şu şekilde sınıflandırılabilir:
1. Baş ile kadın leğen kemiği arasında uyumsuzluk. Başın iri olup leğen kemiği çıkışının dar olması
2. İlerlemeyen travay. Düzenli ağrılara rağmen rahim ağzının açılmaması ve bebeğin aşağı doğru ilerlememesi
3. Fetal Distres: Doğum ağrıları sırasında kalp atımlarında sorun yaşanması ve bebeğe kan akışının bozularak ihmal halinde ölüme kadar gidebilecek sorunların oluşma riski
4. Annedeki bazı sistemik hastalıklar nedeniyle normal doğum ve ıkınmanın riskli olması
5. Bebeğin duruş bozuklukları: Normal şartlar altında bebek başla çıkıma doğru gelir. Bebeğin rahim içinde yan durması ya da su kesesinin açılarak kordonun sarkması sezaryeni gerektirir. bebeğin baş büyüklüğü ve annenin kemik yapısı da doğum şeklini kararlaştırmada etkili olacaktır.
6. Plasenta adı verilen çocuğu besleyen yapının rahim ağzını kapatması (Plasenta Previa) ya da plasentanın zamanından önce rahim duvarından ayrılması (Plasenta Dekolmanı)

Bunların yanında normal doğum yerine sezaryen önerilen tartışmalı konular mevcuttur. İleri anne yaşı ,
normal doğumdan korku (Anne adaylarından bazıları normal doğumdan korkmakta ve kendini hazırlıksız hissetmektedir. Bu annelerin normal doğuma zorlanması ilerde psikolojik sorunlara neden olabileceğinden sezaryen tercih edilebilir.)
, omurga bozuklukları , aşırı kilo alınması (Ortalama olarak gebelik boyunca alınması gereken kilo miktarı 10-12 kg dır. Ancak bazı hamile bayanların çok aşırı kilo aldıkları aç antiparantez ben 24 kilo aldım kapa antiparantez ve hareket etmekte zorlanmaları nedeni ile sezeryan önerilebilir.

Artık kendi hikayeme dönebilirim , saat 14.01 süper ıkınan ben oğlumun sesini duydum ve bir taraftan epizyom dikilirken bir taraftan oğlumu koklayıp emzirmeye çalıştım. Doğumhaneden odama alınmak üzere hazır olduğumda kendimi yürüyebilecek kadar iyi hissediyordum ama anestezi etkisi , tansiyonum filan düşer diye müsade etmediler tabi ..sedyeyle odama doğru götürüldüm . Odanın katına geldiğimde muazzam bir kalabalık vardı . Herkes birbirine haber vermiş . Kendimi ünlü gibi hissettim el filan salladım alkışladılar beni . Odaya girerken süperdi hemen bi tane daha yapıcam dedim. (düşündümde iyi olmuş sedye , ne demek hemen bi tane daha yumurta mı kırıyorsun kadın , ya anestezi çok güzeldi , limonata havuzu naneli : )) ) Yatağıma yerleştim hemen miniğimi verdiler kucağıma . Tanışma faslı iste flörtleşmemiz daha doğumhanede başlamış. Sürekli birbirimize dokunma telaşındayız. Doktorum odama kontrolüme geldi. Çok güzel doğurdun kız dedi . Gülüştük. 1-2 saat sonra kendimi iyi hissettiğimde ayağa kalkabilirmişim. Dediği gibi de yaptım ,yavaş yavaş ayaklandım. Heyecanım hala devam ettiği için bütün gece uyuyamadım. Kuzumda nerdeyse benle birlikte uyanıktı. Tabi çocuk güzelim yatagından karmakarışık bir yere geçiş yaptı şaşkın . Ertesi sabah taburcu olduk. Hastaneden bebeğim kucağımda yürüyerek çıktım . Şimdi benim için normal doğumun rüya gibi kısmı burda sonlanıyor. Temmuz ayında izmir gibi yangın yeri bir şehirde doğum yapmış bir yaz annesi olarak söylüyorum , normal doğurdun , epizyon yüzünden bilmemkaç tane dikişin var . Lütfen yarana iyi bak. Mümkünse bol bol batikon kullan . Terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Malesef benim dikişlerim açıldı. 25 gün açık yara pansumanı yaptım her tuvalete gidişimde .İkinci mega önemli nokta dikkatli oku gebe kardeşim bu söyliceğim heryerde yazmaz üstüne birde pişik oldum . Kaşınmaktan ölürsün bak o şeftali popolu minik meleğine kullandığın pişik kremi var ya hah o ! Lütfen mutlaka kendinde kullan. Hele hele yazın doğum yaptıysan pişik kremi hayat kurtarır. Şimdi benim normal doğum vs sezeryan ile ilgili söyleyeceklerim bunlar . Belki karar vermene biraz yardımcı olmuştur . Hangi yolu seçersen seç , harika bir serüven seni bekliyor. Pişik kremini unutma .. 


Ps: bu yazıda bir iki kaynak kullandım : )
bir:http://www.gebelik.org/dosyalar/anestezi/epidural.html
iki:http://www.jinemed.com.tr/gebelik-ve-dogum/normal-dogum-sezeryen.html

Aşağıdaki video  elektrotlarla yapay doğum sancısı  oluşturulan 2 deney  adamını gösteriyor .unutmayın erkekler  herşeyi abartır. (ormana gittik hacı ayı gördüm filan !! )


To my Nominik Toretto - İlk göz ağrım Noyan'a

Canım oğlum , minik kuzum , ipek tenli meleğim ,

şimdi yanı başımda uyuyorsun ,kirpiklerin gül yaprağı gibi dudakların insana umudu , masumiyeti yeniden öğretiyor. Dünya pis bir yer ;korna sesleri , egzos dumanı , hava kirliliği , yolsuzluk .. ne ararsan var. Bu yetişkinler oyun oynamayı bile bilmiyor. Sen karnıma düştüğünde biz dünyamızı değiştirdik. Seni herşeyden uzak tutmak için değiştik. Umutlarımız daha bir yeşerdi. Geleceğe daha güler yüzle baktık. Daha sağlıklı olmaya çalıştık yanında uzun süre kalabilmek için. Sana içimde güzel bir yuva kurabilmek için. Tam dokuz ay boyunca seninle tanışıcağım günü bekledim . Ellerinin yüzünün hayalini kurdum. Her kontrolde pür dikkat baktım o minik ekrana ..Nerdeyse Gebe ultrasonunun uzmanı oldum .Hareketlerini hissettim , tekmelerinle mutlu oldum. Tekmelemediğinde gidip bol bol çikolata yedim Sürekli göbeğimi sevdim .Güzel müzikler dinledim. Aynaların karşısına geçip göbeğimi izledim . Bol bol fotoğrafını çektim içerdeyken bile. .Sen karnıma düştüğünden beri günlükler tuttum sana hiçbirşeyi kaçırma diye. Bütün bebek mağazalarını gezdim. Doğduğun gün yeni bir dünya verdin bize. Artık aynı bedeni paylaşmasakta sonunda minik ellerini öpebilmek, boynunu koklamak kısmet oldu. Kucağımdan bir dakika bile alsınlar istemedim seni. Çoook uzun yollardan gelmiş minik meleğim , ben sen uyurken bile baş ucunda seni izliyorum .Başını boynuma güvercinler gibi yaslıyorsun bende ensenden içime çeke çeke kokluyorum .Sımsıkı sarılıyorum sana , göğsümden içeri sokasım geliyor. Çokta çabuk büyüyorsun kuzucuk. Boyun uzadı , ağırlaştın dişlerin bile çıktı . Artık birlikte daha çok şey yapabiliyoruz , oyun oynamaya bile başladık. Lokum gibi kulların bacakların .. ısırsam doyamam ..Diyeceğim oku ilk göz ağrım ; aşık oldum sana işte ..seni koşulsuz şartsız karşılıksız çok seviyorum .






25 Ocak 2014 Cumartesi

god damnit Biberon - Emzirme

Anne sütü bir annenin bebeğine vereceği en güzel hediyedir. Bebeğiniz bir ömür bunun faydasını görür. Zaten artık tüm bebek beslenme ürünleri reklamlarında anne sütünün gerekliliğine dikkat çekmeye çalışıyor. Gebeliğiniz boyunca ve sonrasında anne sütü ile ilgili bir çok hurafe duyacaksınız . Ve muhtemelen bazı gıdaları yemediğiniz kadar çok tüketiceksiniz. O dönemde yanınızda kim varsa bu sütü arttırır diye önünüze bir tabak koyucak . Işin özü şu iyi beslenir yeterli sıvıyı alır ve stresten ve uykusuzluktan dogum sonrası dönemde uzak durursanız sütünüz olur ,miktarı ve kaliteside günden günde artar. Benim 3. trimesterin sonlarına doğru göğüslerim iyice şişmiş ve süt gelmeye başlamıştı . Ben bebeğimi normal yolla doğurdum ve çok şükür herşey yolunda gitti ve daha doğumhaneden çıkarıp giydirmeden sarıp emzirmem için bana verdiler , o esnada hala masadaydım. Göğüs uçlarınız başta çok acıyor. Bu hassasiyeti azaltmak için doğumdan önce göğüs ucu koruyucu kremler mevcut kullanmanızı tavsiye ederim. Ama emzirmeye alışana kadar bu acıyı tam olarak geçirecek bir krem olduğunu zannetmiyorum . Sadece biraz sabırlı olun . Bir anne ve bebeğin arasında kurulan bağın en kuvvetli halkası emzirme ile başlıyor. Sezeryan ile yapılan doğumlarda ilk emzirme biraz gecikebiliyor ama mutlaka bebeğin yanınıza mümkün olduğu kadar çabuk getirilmesi konusunda ısrarcı olun.Takip ettiğim ve çok beğendiğim ve sahibi hem doktor hem bir anne olan blogta (http://annelerlemelekler.com) Doğal Ebeveynlik adlı bir kitabın bahsi geçmekteydi. (Ben kitabı henüz edinebildim ve okumaya başladım . ) Yazarı bir pediatrist olan bu kitapta da anne ve bebeğin arasında oluşacak bağın en kuvvetli halkalarından birini emzirmek oluşturmakta.
Doğumun hemen sonrası odama alındığımda benim için stresli dönem başlamıştı.Birçok ziyaretçim vardı. Oda dolup dolup boşalıyordu diyebilirim. Mutlaka en yakınlarınıza tembihleyin ve ziyaretçilerinizi çabuk savuşturun. Benim bana bayılmayan ve geçimsiz bir kayınvalidem var ve o geleceği için tüm akrabalar stres olmuş ikide bir yanıma gelip şunu napalım ? Bunu napalım diye soruyorlardı. En son isyan ettiğimi hatırlıyorum bana artık birşey sormayın diye. En önemlisi annenin rahatı. Daha yeni doğumdan çıkmış ve düşünmesi gereken tek şey bebeği ve kendi.
Biz ertesi gün hastaneden taburcu olduk. Eşime de on gün izin vermiş devlet saolsun. Kalabalığı 2 gün içinde atlattık. Evde ben eşim ve eşimin erkek kardeşi ve elbette ailemizin yeni üyesi kaldı. 2 erkek lohusa bir kadına ve bebeğe ne kadar bakabilir ve aynı anda ev işlerini ne kadar yürütebilir tecrübe ettim. Hele hele başa çıkılması gereken benim gibi dağınıklığa tahammülsüz ve mükemmeliyetçi bir karakterse bu soruya yürütemez olarak net bir cevap vermem mümkün .Evdeki ilk gecemin ertesi sabahı ayaklanıp kahvaltı hazırlamıştım. Ancak lohusanın ilk bir iki hafta mümkn olduğunca iyi bakılması gerekli benim dramım dikişlerimdeki sürekli sızı ve geçmeyen bir baş ağrısı ile başladı. Gebelik öncesi migrenim vardı ama gebelikte tüm hastalıklarınızın gerilediği gibi migreninizde geriler ve ben gebeliğim boyunca hiç atak geçirmemiştim. Tuvalete her girdiğimde canım yanıyordu ve dikişlerimdeki ağrı başımın ağrısını daha da arttırıyordu. Emzirmeye çalıştığım için ilaç alamıyordum. 2. gecenin sonunda sürekli ağlayan bebeğimizin pediatrist bir arkadaşımızın ziyareti ile açlıktan ağladığını öğrendik. Görünüşe göre benim sütüm yetmiyordu. Kafamıda popomuda yataktan kaldıramıyordum. Eşim bunu duyar duymaz gidip mama aldı .Ve minik oğlum karnı doyup gaz sancısıda geçince mışıl mışıl uyudu. Dikişlerimdeki sızı gitgide artmaya başladı ve kadın doğumcumuza gittik. Epizyom enfekte olmuştu ve dikişlerim bir bir açılmaya başladı. Ertesi gün 3. gününde olan ve geçmeyen migrenim için nörolog arkadaşımıza gittik. Gebelik sonrası beyin venlerinde tromboz görülebiliyormuş. İlk defa Mr çektirdim . İçersi sürekli tekno müzik çalan bir disko gibi tek fark kımıldayamıyorsunuz. Mr temizdi. Baş ağrımıda iv metpamid ile geçirdiler. İlaç almak zorunda kaldığım için bebeğimi 48 saat emziremedim. Eşim biberonla çocuğu doyuruyordu. Üstümde 9 ayın yorgunlugu vardı resmen. Eşimin doğum izni bitesiye kadar oğlum biberona alışmıştı. Ben açılan dikişlerim yüzünden her tuvalette açık yara pansumanı yapıyordum . Eşimin erkek kardeşide on günün sonunda bizi terk etmişti ve oğlumla başbaşaydım. Oğlum biberona bayılıyordu ve mememi ağzına vermek bazen 1 saati buluyordu. Ben emzirmeye uğraştıkça o sinirleniyor , süt istediği kadar gelmediği için isyanlarda çığlığı basıyordu. Sütümü makinayla sağmayı denedim .İki göğsümden gün boyunca maksimum 100 cc sağabiliyordum. Unutmayın hiç bir sağma makinasında miniğinizin dudaklarındaki sihir yoktur. Bebeğiniz emdikçe süt salgısı uyarılır. Bebek ağlamasınında süt salgısını arttırdığını söylüyorlar ama biberonu memeye tercih ettiği için ağlayan bir kuzudan gelen ses bir süre sonra anneyi dahada strese sokuyor ve bir kısır döngü oluşuyor. Özetle bebek ağlar , memeyi almaz anne ağlar meme hala sokaktadır bebek ağlamaya devam eder anne ağlamaya devam eder anne biberonu hazırlar bebek biberonu tüketir anne çocuğumu doyuramıyorum diye ağlamaya devam eder , kendini tam toplayayazarken bebek yine ağlamaya başlar ,bu sefer gazı vardır. Oğlum her uyuduğunda internetten emzirme sorunu yaşayan annelerle ilgili araştırmalar yapıyordum. En faydalı bulduğum bilgiyi paylaşmak isterim , bazı biberonlar anne memesini taklit etmekte olup bebeklerin tekrar memeye dönmesini sağlayabiliyormuş .Bir anne medelanın calma biberonuyla 2 hafta içinde yeniden emzirebildiğini yazıyordu. Ben bunu okuycam o biberonu bulmıycam . Hıh ! Imkansız. Zaten çaresizim. Ben başaramadım ama başaranlar varmış. Biberon da güzel biberon kapağı 3 parça , valvli yapmışlar. Çocuk iyice çekmeden mama içinden geçmiyor. Ben 2 ay evde üsttsüz gezmiş biri olarak anlatıyorum . Misafir bitmedi. Üstümü giyemedim. Memelerimi herkes gördü. Komşular , arkadaşlar , kayınlar ..Başka çare yok kuzu istiycek beslicez emziricez diye ..Ama olmadı. Köydeki ayşe emzirirken , şehirdeki okumuş ben emziremedim. Süt sağma makinası , oğlanın direnişi ve benim ağlamamdan oluşan üçgen 2. ayın sonunda bitti. Uzay mühendiside olsan bebek bakmak başka birşey. Benimle aynı dönemde sitede 2 hamile arkadaşım vardı. Yalnız birimiz emzirmenin zevkine doya doya varabildik , o da ben değilim okuduğunuz üzere. Diyeceğim şudur ki ;
Emzirmeye mümkün olduğu kadar erken başlayın.
Mutlaka bir emzirme hemşiresi doğum sonrası yanınıza gelsin.
Beslenmenizin bozulmamasına dikkat edin ve en az 2.5 litre su tüketin.
Stresten uzak durun , yakınınızda rahat insanlar bulundurun , sizide rahatlatsınlar.
Benim gibi tek başınıza idare etmek zorundaysanız , önce kendinizi ve bebeğinizi düşünün .Ev dağınıkta olsa topluda olsa kimseye faydası yok
emzirme başlangıcı ağrılı bir süreç ama göğüsleriniz yavaş yavaş alışıyor.
Süt sağma makinaları , süt salgınızı uyarmaz , Bırakın bu işi minik kuzunuz yapsın.
mama vermek zorunda kalırsanız biberonla değil kaşıkla verin . Bu kuzular tembel oluyor biberona hemen alışıyorlar.


Umarım sizler emzirmenin  keyfini doya doya yaşarsınız.  











22 Ocak 2014 Çarşamba

Doğum fotoğrafı -labour photography

Hamileliğin başından beri doğum fotoğrafı mevzuunu tecrübe etmek istemiştim.Zaten hamileliğin başından sonuna kadar evdeki minik  makinamız ve süper akıllı cep telefonlarımızla bir sürü ftoğraf  çektik. Ben şahsen her ay göbeğimi aynanın karşısına geçip farklı  açılardan  göbeğinin resmini çekmiş biriyim. Çünkü hiçbir anı unutmak istemedim. her doktor kontrolünde  ultrason görüntülerinin videolarını aldım . İlerde oğluma  var olduğu ama  tanık olamadığı anları yaşatabilmek içindi bu girişimlerin nedeni. Eşim maalesef fotoğraf çekmektende çekilmektende nefret eder. Oğlumuz geldikten sonra japon turist  oldu o da : ) (benimle dalga geçer de hep japon turist gibi heryerde çıkarma şunu diye)
Bu amaçlı şişmanlama sürecim boyunca bir çok kez doğum fotoğraflarını çeşitli arama motorlarında  araştırdım. Aklınızda varsa mutlaka sizde bakın derim. Gerçekten  su altı da dahil olmak üzere bir çok farklı  konsept oluşturarak çekilmiş doğum fotoğrafları var. Ben doğum öncesinde  en çok  göbeği odak olarak alan  babanında dahil olduğu fotoğrafları ve anne-göbek konulu nü  fotoğrafları beğenmiştim. Tüm bu araştırmalar sonunda doğum fotoğrafı istediğimede karar verdim ;en nihayetinde bir profösyonelin  bu talebe cevabı  fotoğraf çekmeyi sevmeyen bir eşin çekmesi ve kendinizi aynadan çekmekten çok daha farklı oluyor.  Benimde  yakınımda bu işi yapan harika bir arkadaşım vardı bu yüzden çok şanslıydım.  Doğum öncesi fotoğrafları evde çekmeye karar  verdik .Çeken  kişinin sizle dialoğu  çok önemli ,benim fotoğraf  çekilmeyi sevmeyen  canım sevgilim bile kabak çiçeği gibi açıldı. Fotoğrafçınız  sizi rahatlatmalı  ve  doğru ortamı   oluşturmalı . Sanırım  bu  durumu sağlayabilirseniz  alışık olmasanız bile  çok rahat olabiliyorsunuz . doğum fotoğrafları doğumdan önce  seçtiğiniz bir yerde , doğumda doğumhane ya da ameliyathane  ve doğum sonrası eve gelişinizde  çekilmek üzere 3 partiden oluşuyor. Biz doğum öncesi kısmın  evimizde  , doğal ortamımızda olmasını tercih ettik .


Ben hamileliğimin sonuna kadar kendimi çok beğendim. Şimdi  fotoğraflara bakınca  insanların neden  parmakla  işaret  ettiklerini anlıyorum .Çünkü minik bir  panda  gibiymişim




Sancılarımın sıklığına rağmen  doğum günü  hastaneye giderken yolda ilk aradığım kişi   doğum fotoğrafçımız  oldu. (çok sevgili arkadaşıma burdan bir kez daha  teşekkür ediyorum) Doğumhanede olmak süper  bir heyecan en nihayetinde birazdan kollarınıza  minik mucizenizi alıcaksınız. Benim sevgili arkadaşım hemen yetişti. Zaten   anlaştığınız kişiler her an tetikte oluyor . Sizin heyecanınızı paylaşmak için gelenler siz  doğumhanedeyken içeri dalamıyorlar tabii . Ancak çok yakınlarınız girip bakıp çıkabiliyor  o da doktorunuz  izin verirse.  Bu esnada  dışarıyla tek bagınız eşiniz ve ebeniz  oluyor.  Ama  eve döndüğünüzde  neler olmuş  kimler gelmiş , bebeği görünce kim ağlamış, ilk tepkiler nasıl  görmek istiyorsanız  doğum fotoğrafçınız bu noktada  sizi  aydınlatabilir.
Doğumhaneye girmesini istiyorsanız önceden doktorunuzdan izin almayı  unutmayın ki son dakika canınız  sıkılmasın . Doğumhanede  çekilen  yavrunuzun ilk resimleri  ileride ona göstereceğiniz güzel bir hediye olabilir.  Ben  doğuma girerken sıkı sıkı tembihlemiştim lütfen saati çek diye .


Ben  doğum fotoğrafı çektirdiğim için  çok mutluyum dediğim  gibi  amacım ileride oğluma  güzel anılar bırakmak. İlgilenenleriniz varsa  sevgili arkadaşımın  blog adresi  ve  bizim için yazdığı minik not  şu  linktedir ; http://yosununisleri.blogspot.com.tr/2013/09/dogum-noyan-bebek-belief.html


21 Ocak 2014 Salı

Bebek yapmak için neler gereklidir ?Bebek yapmaya nasıl karar verilir ?



Bebek yapmak için neler gerekir ?
Öncelikle  çalışan bir erkek bir dişi genital (farklı tercihlere göre  kişi sayıları artıp azalabilir ,1 erkek 3 kadın , 1 kadın 2 erkek   gibi .. yahut  erkek faktörünü  tamamen yok edip  genlerine güvenmiş ya da  para kazanmak için mahsülün bi kısmını sperm bankasına bagışlamış  şahısların değerlendirilmesi ve labaratuvar  ortamında hamile kalmak )
Tercihen yatak odası  ama fantazi olsun diye  farklı iç  ve dış mekanlar seçilebilir 
güzel bir müzik , mumlar , mümkünse hanım efendiye masaj (bu benim hayalim)
 İşin şakası bir yana  kimsenin bu duruma yeteri kadar hazır ya da yeteri kadar bilgili bi giriş yaptığını düşünmüyorum. Hele  hele ilk gebelikse : ) 2. ci de sanırım biraz daha palazlanıyor insan bende  daha o konuya gelmedim .Gebelik boyunca etrafınızda   size  önerilerde bulunanlar  , bebegin cinsiyetini  tahmin etmeye çalışanlar ve bunun için değişik testleri olanlar olucaktır (benim  saçıma tuz dökmüşlerdi ben farketmeden ,ve  hayır boyum çok kısa değil  )  Benim tek tavsiyem mümkün olduğunca rahat olun ve  günlük hayatınıza devam edin .Ben böyle davranmanın bebeğide rahatlattığını düşünüyorum. Belki de biraz olumlama denen şey bu  iyi düşün  , iyi olsun hesabı ..


Eşimle 2008 agustos ayında evlendik . Öncesinde eskiye dayanan bir beraberlik ondan daha eskiye dayanan bir arkadaşlığımız vardı. Iş güç koşuşturma kariyer derken hala iki kişiydik. 4 yıllık evli ve çocuksuz , çekirdek ailenin 'çe' siydik hala. Bir gece uykudan önce sohbetini yaparken artık bir çocuğumuz olsun dedim . Mutluluktan ağladığını hatırlıyorum. Kullandığım korunma metodunu bıraktıktan sonra hamile kalmam 3 ay sürdü. Planlı yaşayan  biriyim o yüzden her ay yumurtlama dönemlerimi hesaplıyordum ( http://www.jinekolojivegebelik.com/2011/02/yumurtlama-donemi-tarihi-hesaplama.html   ) 7 kasım 2012 de hamile olduğumu öğrendim. Gebeliğin henüz en erken safhalarındaydım . Muayene için gittiğim hekim arkadaşım '-nasıl farkettin ? Bu henüz biyokimyasal bir gebelik .'demişti. O gün eve döndüğümde anahtarlarımı unutmuşum , eşimde arkadaşlarıyla dışardaydı. Arayıp çağırdım ,tam söylenmeye başlamıştı kaldırdın beni masadan bi kere unutma diye çantamı attım yere kaldır şunu ben artık ağır kaldıramam dedim. Olduğu yere çöktü oturdu. Şaşkındı . Yüz ifadesini hala unutamıyorum gerçekten mi diye sorarken gözleri dolmuştu. Düzenli doktor kontrollerimiz tahlillerimiz başladı. Artık miniğimiz yola çıkmıştı. İçimde bir mucize büyüyordu . Yavaş yavaş şekillendiğini hissediyordum. Arabada müziğin sesini biraz daha açıyordum duysun diye .5. aya girerken ilk hareketlerini hissettim. Hergün her uykuda onunla ilgili hayaller kurdum. Cinsiyetini öğrendik. Oğlumuz olucakmış. Bazen bebek mağazalarına giriyordum , dayanamayıp bişiler alıyordum haliyle. Doktorumuzun muayenehanesine ilk gidişimizde yalnış parktan ceza yemiştik . Her gittiğimizde ultrason görüntülerini alıyor eve gelince tekrar bakıyorduk. Minik sıpa o teknoloji harikasın ultrasonda bir kere gösterdi yüzünü , kalan bütün kontrollerde boksör gibi elini yüzüne gard almıştı. Son aylara doğru biraz daha büyük alış verişler yapmaya başladık. Bembeyaz bir beşik aldık, ahşap , sallanan. Doğuma 2 ay kala izne çıktım çünkü artık ameliyat masasına yaklaşamıyordum ve toplam 24 kilo aldığımı düşünürsek sanırım bi artı 17 kilodaydım ayrıldığımda . Mayıs ayının ortalarıydı. Balkonda ayaklarımı uzatıp keyif yapıyordum .bulduğum her rahat yerde uyuyordum. Son güne kadar yüzdüm . Doktorumun yapma dediği herşeyi yaptım. Yediklerine dikkat et demişti en son her kontrolde 3 kilo aldığım için. Gebelik hayatımın en keyifli tecrübelerinden biri oldu. Konuştuğum çoğu kadın nefret ettiğini belirtsede ben her an çok eğlendim . Cevizli incir , karpuz ve muz aşerdiğimi hatırlıyorum. Hiçte öyle aman sona yaklaşıyoruz nasıl çıkıcak bu çocuk diye korkmadım . Karnım büyüdükçe hislerimde büyüdü. Hareketleri arttıkça heyecanımda arttı. Herşeyimle hazırdım.  (kimse tamamen  hazır değildir tabi )
Eşim ve Doktorum  benim için sezeryan  planlıyorlardı. Ama  ben bebeğiminde  normal doğmak istediğini biliyordum , adı üstünde normal doğum. Yani doğanın duruma fizyolojik yaklaşımı bu değil mi ? Bebek daha bir uyanık doguyor . İlk adımını kendi çabasıyla atıyor. Eşim hep bizim hanım inadından  normal dogurdu der ama  şansım yaver gitti diyelim Onlar beni ameliyat masasına yatırmadan oğlum kendi gelmeye karar verdi : )...