O günün geleceğini biliyordum ,
devam etmem gereken bir kariyerim vardı vakit yaklaşıyordu. Hala
evde olduğum o son dönem her günü o dönüş gününün
yaklaştığını kendime unutturarak başladım. Çünkü oğlumla
geçiriceğim her anın kusursuz , onun için de süper mega
eğlenceli olmasını istiyordum. Sabahım ilk ışıklarında full
enerjiyle uyanan oğlum ben daha gözlerimi açmaya uğraşırken
evin içinde koşturmaya başlıyordu. İlk uyku molasında ancak
kahve içebiliyor , şanslıysam birşeyler yiyebiliyordum. Uykusu
öyle hafif ki çıt sesinden hareketlenmeye başlıyordu yattığı
yerde .. bende yanından ayrılamıyordum öyle olunca ..her gece
yattığımda ben işe dönünce nasıl bir düzen kurucağımızı
düşünüyordum zaten delik deşik olan uykum iyice kalitesiz bir
hal aldı. Mütemadiyen araştırma yapıyordum. Bakıcı , kreş ?
Hem bakıcı hem kreş ?? ne bakıcı ne kreş..?!! otur evinde bak
çocuğuna diyen bir içgüdü ,şimdiye kadar o kadar dirsek
çürüttün böyle evde oturmaya devam edemezsin diyen bir beyin ,
uykusuzluğun dibinde hala herşeyi yetiştirmeye çalışan bir
beden ..bunun yanında pırıl pırıl bana bakan bir çift zeytin
göz , boynuma dolanna minik eller ..Ah hem kafa hem gönül
karışıklığı .. Annelik deliliğin bir sınıfı zaten .
Ben hiç istemedim kreşe gitmesini üç
yaşına kadar ..bilimseliz ya onca makale okudum. Kreşe gidicek
çocuğun hazır olduğunu en iyi şöyle anlarsınız böyle
anlarsınız bir ton hikaye .. çocuk evde büyür diyen ikinci bir
ton hikaye .. Esası şudur ; bir çocuğa annesinden daha iyi
bakıcak başka kimse yoktur ancak annenin çalışmak zorunda olması
çocuğuna artık bakmıyacağı anlamınada gelmez. Anne işe gider
yorulur gelir eve annelik görevine devam eder. Ayrıldığımız
ilk günlerdeki suçluluk duygusunu aştıktan ve noyanın mutlu
olduğunu gördükten sonra en sonunda devreye giren beynim ve hala
iyi bir anne olduğum gerçeğini burnuma gözüme sokan mantığım
sayesinde sonunda normal insan ve daha da çok yorulan anne olarak
hayatıma devam etmeye yeni düzene alışmaya başladım. Taşlar
yerine oturmadan yazamazdım bu yazıyı ..Öyle yapsam ne kadar
berbat bir anneyim ben çocuğumu bırakıp işe gidiyorumdan öte
bir şey çıkmazdı. Neyse biraz geri saralım madem deneyimlerimizi
paylaşıyoruz ..
Önce bakıcı arayışına girdim.
Şimdi uzmanlar diyorki siz çocuktan ayrılmadan en az bir ay önce
bakıcınız gelsin çocuk anne yanındayken bakıcıya alışsın.Sizde süreyi uzata uzata çocuğu bakıcı ile kalmaya alıştırın Nerden biliceksin belki bir ay melek gibi olan bakıcı sonra
napıcak çocuğa ,evin heryerine güvenlik kamerası kurup bütün
ügn çocuğu izleyemezsin ki işte ..(a.paranoyak anne b.tedirgin
anne??c.temkinli anne d.katil olma potansiyeli yüksek anne e.hepsi)
Elbette ki bu fikri denedik . Bizde bu süreci yaşayan herkes gibi
bakıcı aradık. Önce orta yaşlarının sonunda bir hanım teşrif
etti.Aslında tamda teşrif edemedi. Biz noyanla teyzeyi gidip aldık
çünkü hangi otobüse biniceğini bulamadı. Hafif bir anadolu
şivesiyle konuşan erzurumlu bakıcı adayımız ben çocuğa
bakarken mutfağı temizlemeye başladı.sanırım iyi temizlik
yaparsa işi alıcağını düşündü. Buzdolabının raflarını
söktü yerine takamadık. Bu esnada çocuk heryeri karıştırmaya
devam etti. Ben günü yorgun ve duble gergin tamamlarken mutfak
kapanışı temiz bitirdi. Buzdolabının raflarını takmak iş
dönüşü babanın görevi oldu .Katılımcımıza teşekkür ettik
Başarılarının devamını dileyerek ayrıldık.
Bulduğumuz ikinci aday eşimin iş
arkadaşının bakıcısının arkadaşı ,bakıcıdan referanslı
bakıcı olmuş oluyor bu durumda ..İkinci adayla telefonda
konuşmaktan öteye geçemedik. Başı kapalı temiz bir hanımmış
duyduğumuza göre inancına hala saygımız var.
-Merhaba biipipp hanım biz
seferoğulları ailesi olarak 13 aylık oğlumuza bakıcı arıyoruz.
Sizi şekerpare hanım önderdi.
-evet evet ben çocuk bakıyordum
önceden hatta iki tane bakıyordum. Siz ne istiyorsunuz tam olarak
-valla biz çocuk bakılsın istiyoruz
tam olarak
-kaç para verceğiniz ??
-şu kadar vericez oğlumuzun bakımı
yemeği , o uyurkende biraz ortalık toplarsınız temizlik
beklentimiz yok.
-temizliğe gelen ayrı kadınınız
var mı? Benim önceki çalıştığım yerde vardı. (2. adayın
koordinatörlük arzusu var altına da çalışan alıcak anladığım
kadarıyla)
-valla temizliğe gelen kimse yok ben
yapıyorum. Artık hafta sonları yine ben yapıcam.(çünküüü
aynı anda hem bakıcı hem temizlikçi tutucak kadar param olsaydı
zaten çalışmaz ikinci çocuğu yapıştırıverdim madem para bok
ne işim var hastanede çalışmaya gidicem)
-tamam bende isterim sizinle çalışmak
yalnız ben namaz kılıyorum sorun olur mu ????
-(iç ses) çocuk ağlamaktan bi
tarafını yırtarken siz eğilirseniz ben tekme atmak isteyebilirim
onun dışında bir sorun olmaz
-Anladım biz sizi daha sonra arıycaz.
-(telefon) biiip biip biip..
Örnek teşkil etmesi için en göze
çarpanları yazdım. Büyük çaresizlik ve hüsranla biten
arayışın ardından bütün o çocuk kreşe ne zaman gider,ne
zaman hazır olur ?? makalelerini düşünerek büyük cevabı
verdim. Biz hazırıııızzz!
Şanslı olduğum iki nokta var. İlki
oğlum 6 aylıkken katıldığımız bir oyun grubumuz vardı.
Sayesinde hem o hem ben yeni arkadaşlar edindik ve çok şey
öğrendik. Bu yüzden onun başka çocuklardan oluşan bir grup
içine ilk girdiğinde dehşete düşmeyeceğini biliyordum ( -kim
lan bu veletler ? Annem nerdeee laaannnn yerine şşş anneee
anneeeeeee ya annee nereye gidiyosunn??? Ne zaman gelicen onu söyle
bari kadın diye bağırdı. )
İkinciside çalıştığım
hastanenin bir kreşi vardı. Oğlumla aynı bahçedeydik ve bana
ihtiyacı olsa bir nefeste oraya koşucak kadar kondisyonum iyiydi
hahha şaka şaka bi nefeste koşamamda yakınımdaydı işte
yürüyerek 3 dakika :)...
Öncesinde gidip kreşi ziyaret
ettim.Ortalığı temizleyen bir hanım beni o esnada bebek grubunun
yanında olan yönetici hanımın odasına aldı. Beklerken etrafı
inceledim. Masasında isimliği vardı. Altında da uzmanlık alanı
yazıyordu ; Çocuk gelişimi uzmanı . Önümdeki sehpada bir koli
içinde çocuklara gönderilmiş eğitici dergiler vardı. Duvarlarda
çocukların çizdiği resimler asılıydı.Bir anda içimi bir huzur
kapladı. İlk izlenimlerim beni öylesine rahatlatmıştı ki ..Bir
kaç dakika sonra kendisi odaya girdi. Güler yüz ve düzgün bir
Türkçeyle beni karşılayan bu hanıma oğlumda gülücükler
atmaya başlamıştı bile.. Bize kreşi gezdirdi. En son bebek
grubunun olduğu odayı gördük. Ortalama bir salon büyüklüğünde
gayet temiz en uçta bebeklerinin yataklarının olduğu oyuncak
dolu bir oda . Ve en inanılmaz kısmı tam uyku saatine denk gelip
benim 5 bebeği birbirinden huzurlu yanyana görmüş olmam.
Başlarında da şu an Noyanın muhtemelen benden sonra en çok
bağlandığı kişilerden biri olan öğretmenleri vardı.
Şaşkınlıktan nutkum tutuldu. Ses çıkarmaya korktum birini
uyandırırım diye. Blogu takip edenleriniz bilir ,bizim uyku
maceramız doğduğundan beri gayet meşakkatli geçti ve halende
öyle devam etmekte. Resim 1 de Saatlerce bebek arabasında kendini
sallatan, esnemekten çenesi düşen ama hala kordonda tur atıyoruz
gibi bir kolunu bebek arabasından sallandırıp etrafa bakınarak
zorla uyuyan oğlumu görüyoruz(bana değme spor salonunda
harcayamayacağım kaloriyi harcatmış) Bense yanyana dizili
, horuldayıp uyuyan beş bebeğe bakıyordum.İnsanın aklı ermiyor. Madem
bebek denen canlı böyle de uyuyabiliyor evladım sen neden ananı
danalar gibi koşturuyosun .Apartmanın otoparkının değnekçisi
gibi oldum . Kim ne zaman gelse ordayım . Paşa bebek arabasında
ense yapıyor uyuycak diye. Biri beni arasa önce otoparka bakıyor
öyle bir durumdayız yani. Bu günün akşamında eşimle
kararımızı kreşten yana verdik.
Resim 1: )
Ben işe oğlum kreşe başlamadan
önceki gece sanki ben ilk defa okula gidicekmişim gibi
heyecanlıydım. Bu sefer heyecandan uyuyamadım. İlk gün sabah
bırakırken ne olduğunu pek anlamadan öğretmenine uzandı. Takip
eden günlerde benden ayrılırken ağladı. Başlarda hiç bir
gündüz uykusuna katılmamış ama diğer bebeklerle çok iyi
iletişime geçtiğini söyledi öğretmenimiz. Ilk on günü
atlattıktan sonra artık sabah ağlamadan ,hatta benim gidişimi
umursamadan (koydu biraz bana burası ana yüreği işte:) )gitti
okuluna. Bir ayımızı doldurmak üzereyiz. Yemek yemeyen ,kaşıklara
tekme savuran evladım yemek yemeye ve yeni sesler çıkarmaya
başladı. Sonunda biraz kilo bile aldı. Gündüzleride orda
uyumaya başlamış. Düzeni yavaş yavaş oturuyor. Ben iş çıkış
saatini dört gözle bekliyorum. Onu almaya giderken sahibine giden
yarış atı gibi seke seke gidiyorum bahçede. Beni görünce
kahkahalar atıyor. Benim tarafımdan bakarsak ; çok özlediğim
ameliyathaneye kavuştum , yine hastalarım var .
Hem annelik hem
doktorluk yapmak yorucuda olsa uyuduğum o birkaç saatin sonunda
mutlu bir kadın olarak uyanıyorum. Kliniğime arkadaşlarımın
yanına mesleğime döndüm. Sabah biraz daha erken kalkıp
hazırlanıyorum. Hem noyanın annesi olma görevime hem de
mesleğime saygımdan biraz daha özen göstermeye çalışıyorum
kendime. Eve dönünce oğlumla oynamaya devam ediyorum. Çünkü
kendime işe başladığımda çalışmaktan yorgun düşüp
çocğuyla vakit geçiremeyecek kadar bitap bir kadın olmaacağıma
dair söz verdim Kesinlikle daha çok yoruluyorum ama hepimiz çok
muyluyuz. Bu ışıltıya değer..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder