Translate

3 Eylül 2014 Çarşamba

Yaz!!(part2) Nasılda geçti bütün bir yaz :)



Çocukluğuma damgasını vurmuş, doğurmadan önce ulan ne yemişler bizi dediğim 3 kült film freddy'nin kabusu , chucky ve exorcist'ti.Bu aralar hepsinin gerçeklik payı olduğunu düşündüren bir hayatım var. Kuzu yaşından 1 hafta önce yürümeye başladı .Önce pek cesareti yoktu ,tereddüt ettiği her an popoyu yere koyuveriyordu ama çabuk kavradı mevzuyu ;''Hımm sağ ayak geliyor soldakinin önüne doğru tamam şimdi sol ayağı öne götür ama aynı anda yapma bunu kafayı karpuz gibi yarıyordun geçen gün oğlum ''. bu iki ayak hala birbiriyle tam koordineli çalışmasada paşa kendiyle yarış halinde olduğu için olayı çözer gibi olduktan hemen sonra koşmaya çalıştı. Bunun sonucu anneye yani bana full adrenalin dolu dakikalar olarak geri döndü. Bir ay içinde 4 kez dudağımız patladı bir kez kulağımız morardı. Şimdi okurken insanın aklı kulak morarmasını almıyor . Pizza kulesi eğikliğinde durup koşmaya çalışın ,yanlayarak düşmenin artistik puanlarını bir kaç denemede yükseltirsiniz . (Yeni yürüyen bebekler tek seferde iyi puanlar yapabiliyor) Bu bağımsızlık halini kazanalı beri zaten gıcık olduğu bebek arabası ve oto koltuğuna oturmaya tamamen itiraz ediyor. Bebek arabasında sallanmadan uyumayan oğlum , uykudan artık gözlerini yerinden çıkarasıya kaşırken bile o exorcistteki gariban kız gibi ters köprü kuruyor . Dikkatini dağıtmak için cüzdan , kredi kartı , araba anahtarı ne varsa veriyoruz , ağlamasında .. Zaten o hacimde bir insan yavrusunun yakında cam çerçeve indiricek ses desibeli özelliğini fazla kullanmaması için verdiğim uğraş insanüstü . Bazen bu yolla bana işkence ettiğini düşünmedimde değil , çünkü eğer arabayla bir yere gidiceksek ,zamanlı yetişmemiz gereken biryerse ulaşım süresi artı 30 dakika oto koltuğuna bağlama sanatı icraası olarak saatlerimizi ayarlayıp öyle hareket ediyoruz. Evdeki yüzüne bakmadığı bir sepet oyuncağı arabaya indirdim şanslıysam 3-4 oyuncakla koltuğun kemerini güç bela takabiliyorum , havasında değilse exorcist ters köprü sahnesinin çekimlerine geri dönüyoruz. Sonunda 9 kilonun üzerine çıktığı için arabadaki tahtı değiştirdik. Ben camdan bakar oyalanır yolda arıza yapmaz diyordum ,elbette ki yanılmışım artık olayın camdan bakamama olmadığını ,oğlumun 2000 li yıllarda hala nasıl corporal transportasyonun keşfedilmediğine isyan ettiğini anladım. Çünkü gidilen yol uzunda kısada olsa varış noktasına mutlu ve tatmin olmuş şekilde iniyoruz. Bende geçici bir işitme kaybı oluyor , birde arada telefonu arabanın üstünde cüzdanı kasada unutuyorum ama şimdilik bulamadığım olmadı. Çocuk oldumu akıl bir yerlere gidiyor zaman zaman.


İzmirde yaz sıcak ve nemli geçiyor. Öğrendim ki oğlum klima ve vantilatörden hiç haz etmiyor. Uyuyabileceği serin bir yer bulmak zorunda kaldık böyle olunca. Kuzu balkonu tercih etti. Uzun bir süre balkonda yattık. Kamp kurduk her sabah yatak topladık her gece yatak açtık . Paşa çadırında rahat rahat uyudu ama annede hala bir bel ve sırt ağrısı hakim .Ha babaylada yatakları ayırdık durum böyle olunca ..Babada hangi durumun hakim olduğu konusuna girmiyorum.






 Sıcaktan bunalmış olsakta güneşe ve havuza bayılıyoruz ikimizde . Noyan yüzmeyi bende çocuğa su yutturmadan havuzda tepişme yeteneğimi epey geliştirdim. Diş çıkarmaya verdiğimiz kısa arayı sonlandırdık. Geçirdiğimiz kısa dönem huzurlu sezonu sağolsun aynı anda 4-5 diş çıkararak unutturmayı başardı kuzu. Bir sabah hatırlamıyorum hangi istediği şey için ağlıyorsa bir baktım çocuğun üst damağında tam bu azı dişlerinin yerinde bademcik gibi bir şey sallanıyor. Azılı azı dişi yavrumun damağını ikiye yarmış meğer .bir parça et sallanıyordu damağında. Elbette yemek yemeyi bıraktık. Hatta bazı gün sadece su ve formulayla geçirdiğimiz oluyor. Ağzını bir kapıyor kaşığı görünce eskiden zarla zorla sokuyordum dişleri yokken şimdi onlarıda kenetliyor ..Eskaza ağzını açarsa bu sefer jackie chan gibi bir tokatlıyor kaşığı , nereyi denklerse oraya fırlatıyor yemekle beraber. Annede pes ediyor tabi ,birde temizliğe nerden başlasam diye düşünüyor. Ekleme ihtiyacı hissettim. Evimize gelen bir hanım vardı temizliğe . Abla ben memlekete gidiyorum tatile dedi bir daha aramadı.Saolsun. O kadar diş çıkınca ısırmak kuzu için eğlenceli bir hal aldı. Açsa uykusuzsa kesin ısırıyor. Toksa uykusunu aldıysa eğlencesine ısırıyor. Omzumda boynumda kollarımın muhtelif yerlerinde sanki işkenceye uğramışım gibi bir görüntü var .Halbuki dişlerimiz kaşınıyor ya da dünyanın en tatlı annesi benim.

Temmuz ayında kuzu yaşına girdi . Bir heyecanla dogum günü partisi hazırladım elbette. Fotoraflı magnetler bastırdım. Doğum günü şekerleri yaptım. Harika bir pastamız vardı Gelen herkes ve dahil olan sitenin çocukları çok eğlendiler. Oyunlar oynadık su savaşı yaptık. 10 gün sonra site yönetimi her daireye kağıt dağıttı. Bir daha burda doğum günü yaparsanız topunuzu keseriz demeye getirmişler. Ismimizi vermedikleri için kendilerine teşekkür ederiz. Kimse biz olduğumuzu bilmiyor şşşhhhh!


Akşamüstleri bahçede diğer çocuklarla oyun oynamaya indik. Bizim sitenin çocuklarının çoğu tekerlekli ya paten sürüyor ya kaykaya biniyor. Noyan evde tekerlekli tüm oyuncaklarına binmeye çalışıyor. (pizza kulesinin yürüme çalışmasına biraz daha aksiyon adrenalin şarttı zaten)



  Kedilerin çilesi henüz bitmedi..onlarda dünyanın en tatlı kedileri Sağolsunlar tırmalamıyorlar  .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder