Translate

24 Şubat 2014 Pazartesi

Merküüür! Lütfen gerileme !

Merkür ! Lütfen gerileme!


Bugün biraz rahatlamak için yazmayı düşünüyorum. Geçtiğimiz hafta içinde çamaşır makinem için iki kez servis geldi. Hala altından su sızdırıyor. İlk arızada şu an elim ayağım olan kanguru içinde kilitli kaldı ,ertesi gün dışarı çıkmak zorundaydık ve ben kuzuyu bütün gün kucağımda eylemek zorunda kaldım. Bilgisayarım kendini yedeklemekten vazgeçti herhangi bir çöküşte herşeyi kaybedebilirim ve akıllı telefonum herşey dahil tatilde gibi davrandığı için rehberi açmam 15 saniye filan sürüyor.Kiminle konuşsam haleti ruhiye yerlerde , kimi arasam sesi berbat belli hani sıkıntı var. Sevdiğim komşulardan biri ameliyat oluyor. Saçma sapan bir zaman dilimindeyim. Güne çok erken başladım. Kuzu sabahın 7 sinde pırıl pırıl gözlerle bana bakıyordu. Gece nasıl uyudum hatırlamıyorum ama bu aralar genelde yorgunum. Güne tersten başlamış kadar yorgunum. Gayette keyifliydi güne başlarken aslında ama onun içinde erken bir saat olduğu için uykusunu alamadığını bildiren minik sinyalleri alıyordum. Müzik açtım kuzuyu kolumun altına sıkıştırıp mutfağa gittim . Kahvaltısı için yumurtayı haşlanmaya bırakıp biraz salonda tepiştik. Kahvaltıyı hazırladım .Kuzuyu yerleştirdim mama sandalyesine.3. Kaşıktan sonra güreşimiz başladı. Böyle zamanlarda ahtapot olası geliyor insanın. 3 elimle farklı oyuncaklar sallarken biriyle agzından akanları yere düşmeden peçeteyle yakalasam, bi elimle kaşığı sabote eden kolu tutup ağzını açıl bulduğum anda boştakiyle soksam kaşığı ağzına belki daha kısa sürer bizim kahvaltı. Ama paşa saolsun ilk lokmadan sonra bruncha çevirmeden işi durmuyor. Zaten o da yoruluyor yavrum kahvaltıdan sonra biraz oyun üzerine uyku çekiyor genelde. Güç bela yumurtayı yedirdikten sonra iyize error verdi kuzu. Bu ara siyam ikizleri gibiyiz. Kangurudan başka yerde uyumuyor. Giydim bizim askıyı , yerleştirdim kuzuyu. Müziğimizde var. Ritmi tutturduk dans ede ede uyudu meleğim. Yatağına yerleştirmeden önce bir iki sağlam manevra yapmam lazım ki uyanmasın. Önce kangurunun üst bağlarını açıyorum bir kolumla kafası fazla oynamasında anlamasın diye desteklerken boştaki elimle yan bandı açıyorum koltukaltlarından avrarken ağzı gözü buruşuyor biraz. Hemen başını omzuma koyup kurtarıyorum ikimizide kangurudan . Omuzlarımda kanguru yüzünden yeni bir anatomik oluşum gelişmekte. Bir turda başını boynuma dayamış halde atıyoruz , bi taraftanda pışpışlıyorum ki az evvelki hareketlenmeyi unutsun. Başı boynumda yatağa kadar eğiliyorum .Durum çok çetrefilli . Anlık bir hata bizi en başa döndürebilir ve bana tüm gün mızıldıycak bir bebek verebilir. Birkaç saniye öyle kamburcuk kalıyorum yatağa doğru eğilip sonra yavaşça doğruluyorum üstünü örtüyorum. 15 dakika sonra elektirik süpürgesinin bakımı için geliyorlar. Kedilerin tüyleri yüzünden bundan önce 4 süpürge leşim var o yüzden sanayi tipi bir süpürge kullanıyorum. Bunun motoru tırtlamış filtresi fırtlamış diyorlar tamir için iki süpürge parası fiyat biçip bana yeni süpürge bırakıyorlar denemem için . O sırada kuzu uyanıyor ben iyice aptal oluyorum altımı kirli aç mı kalktı diye .Yarım saat belki oldu , muhtemelen olmadı yatağa koyalı. Adamlar bu telaşımdan faydalanıp tüyüyorlar. Tilki satıcı hemen yarın firmayı arayıp kendi süpürgemi geri istiycem. Sinir oluyorum kendime. İnsanın bazen basireti bağlanıyor işte. Bu esnada evde haftasonunun yorgunluğu var. Mutfakta ağzına kadar bulaşık. Yerde sağa sola saçılmış oyuncak parçaları, ve yukardan düşen daha ne varsa , salonda baş köşede sabahki kahvaltı tepsimiz. Saolsun bugun eve temizlik için gelen bi yardımcımız var. Yanında da elektirik süpürgesinden korkan haşarı bir oğlu .(hoş bende artık korkuyorum elektirik süpürgesinden) Ben aynı anda böyle sessiz durup bu kadar yaramazlık yapanı görmedim. Küçük adam resmen saman altından su yürütebiliyor . Öğlen gelip akşam hava kararmadan ayrılıyor. Ama ütü filanda hallediyor. Ona yetişkin bakıcısı demeyi tercih ediyorum aslında. Bize baksın diye birini tuttuk gibi. Kuzu ben ve küçük adam oyun oynuyoruz bu sefer. Arada mutfaktan yafrunun ağzına tıkalamak için bişiler alıyorum. Saat 3'kadar en az iki uyku krizi yaşıyoruz. 45 dakika kadar kanguruda takılan kuzu bana acıyor numarası yapıp uyuyor ve 5. dakkada tekrar uyanıyor. Bugün dışarı çıkmamız gerek. Telefon faturası ödenicek, emniyete gidip kaybolan plakamızı çıkartmak için kagıt alınıcak, vesikalık fotoğraf çektirilicek, bankadan para çekilicek. Hava da inadına rezalet. Bardaktan boşanır?? boşalır!? Gibi yağmur başlıyor. 3 buçukta kuzuyu tekrar uyutuyorum. Yetişkin bakıcımız halime acıyor abla sen git hallet işlerini ben o uyanınca bakarım diyor. Teklifi iki etmeden kocamın pantolonunu çekiyorum ayağıma, üstümde sweat shirt ,mermer gibi makyajsız surat ve bu halime en uyumsuz ayakkabıyıda giyip sokağa atıyorum kendimi. Önce plakayı halletmek lazım . Emniyete gidiyorum. Arabayı park ettiğim yerle emniyetin kapısı arasındaki 10 çarpı 100 metre koşusunda sıçana dönüyorum. Onlarda banka gibi butonlu bi alet koymuşlar ama numarayı değiştirmeyi unuttuklarını sanıyorum çünkü bekleme salonundakilerin hepsinde uzun süredir ordalarımş gibi bir hava sezdim. Yeni gelene dalacak gibi bakıyorlar. 30. dakikanın sonunda sıra nihayet bana geliyor. Bankonun arkasında orda olmaktan hiç memnun olmayan bi abla var. Plakamı kaybettim diyorum. Nerde ? Diyor. Hah hatırladım şurda deyip koşarak çıkmak istiyorum ordan ama bu çok absürt bir senaryo olurdu. Gülümsüyerek bilmiyorum diyorum. Salaksın zaten sen der gibi bakıyor bana yanındaki hanımla sohbetine devam ediyor. Dün gece küpesinin tekinin taşını kaybetmiş falan filan. Lütfedip bir kağıt uzatıyor yanındaki ablaya bakarak dilekçe yazmanız gerek diyor. Alıp boşlukları dolduruyorum kağıttaki geri veriyorum. Sanki tübitak sorusu vermişte ben çok hızlı çözmüşüm gibi bir bakış atıyor bana. Başka bir kağıt uzatıyor bununla şuraya git ordan çıkart diyor . Çooook teşekkür edip yağmur banyomu yaparak arabaya doğru koşuyorum. Vesikalık fotoğraf kısmından ilk 10 çarpı yüz metre koşusunda zaten vazgeçmiştim. Çektirsem nasıl bir görüntü olurdu, photoshopla ne kadar düzeltilebilirim bir fikrim yok. Yapmak için çıktığım diğer bütün işlerin üzerine birer çizik atıp eve yöneliyorum. Kapıyı sessizce açıyorum . Kuzu salonun ortasında ,gayet uyanık beni bekliyor. Görünce çığlıklar atmaya başladı. Üstüme kuru birşeyler giyip kuzuyu kucakladım. Öpüşüp koklaştık, Sonra oyun oynadık. Biraz daha güreştik. Yine uykusu var diye kanguru turumuza başladık. Uyudu. 20 dakika sonra uyandı. Bu 20 dakikada ben günlük kalori alımımı sonunda gerçekleştirebildim ve yemek yedim. Kuzuysa verdiğim hiç birşeyi önce yemedi. Sonra yer gibi yaptı. Oyuna devam ettik. Uykusu iyice bşaına vurmuş olucakki bi o koltuğa bi bu koltuğa emekleyip tırmanım popo üstü düşmeye başladı her seferindede ağladı. Erkeklerin her yaşta aynı olduğuna karar verdim. Açsa , uykusuzsa , yorgunsa dikkat ediceksin. Küveti doldurup duş aldırmaya karar verdim . Kuzum 2 gündür yapmadığı kakayı peşin peşin çıkarınca biraz rahatlamıştı. Bu arada bezden gelen kokuyu tarif edemiyorum. Banyoya geçtik. Ördeğimiz sudaki yerini çoktan almıştı ama malesef kuzu henüz onunla ilgilenmiyor . Çıktık önce havluya sararken sonra giydirirken direniş ruhuyla tekrar karşı karşıya geldim. Yatağa yatırdım bezi yerleştirdim tam bağlıycam ters dönüp emeklemeye başlıyor. Battaniyenin heryeri bembeyaz pişik kremi. Güç bela yakaladım kandıra kanıdra en meşakkatli kısım olan alt bağlamayı hallettim. Tavandan iki ip sallandırsam eleman tarzan gibi çığlık ata ata takılıcak sanki , bir türlü giyinmek istemiyor. Akşamı ettik sonunda. Paşa günün uykusuzluğundan ne yapıcağını şaşırmış halde. Umutluyum kanguruya yerleşiyoruz yine. Mamamız , gece çayımız hazır. Rambo gibiyim uyutucam bu sefer. Biraz ağlaşmanın ardından karnımız tok uyuyoruz sonunda .Saat sadece dokuz buçuk , korkuyorum ya uyanırsa 11 de , asker ederse beni?? ama aynı zamanda heyecanlıyım. Elimi ayağımı nereye koyucam şaşırıyorum. Kitap mı okusam ? Tv mi izlesem? Ev temiz , inanılmaz ama ben bile tokum. Oturuyorum koltuğa , süper güzel müzikler çalıyor radyoda . Belimde bir ağrı hasıl olmuş , günün yorgunluğu işte . Ama huzurluyum .Meleğim sonunda uyuyor. Biliyorum uykusunu alsa keyifle uyanıcak, ışıl ışıl bakıcak bana gülücek. Hayali bile alıyor yorgunluğumu. Baba bu gece nöbette ..Blogumu açıyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder