Merkür ! Lütfen gerileme!
Bugün biraz rahatlamak için yazmayı
düşünüyorum. Geçtiğimiz hafta içinde çamaşır makinem için
iki kez servis geldi. Hala altından su sızdırıyor. İlk arızada
şu an elim ayağım olan kanguru içinde kilitli kaldı ,ertesi gün
dışarı çıkmak zorundaydık ve ben kuzuyu bütün gün kucağımda
eylemek zorunda kaldım. Bilgisayarım kendini yedeklemekten
vazgeçti herhangi bir çöküşte herşeyi kaybedebilirim ve akıllı
telefonum herşey dahil tatilde gibi davrandığı için rehberi
açmam 15 saniye filan sürüyor.Kiminle konuşsam haleti ruhiye
yerlerde , kimi arasam sesi berbat belli hani sıkıntı var.
Sevdiğim komşulardan biri ameliyat oluyor. Saçma sapan bir zaman
dilimindeyim. Güne çok erken başladım. Kuzu sabahın 7 sinde
pırıl pırıl gözlerle bana bakıyordu. Gece nasıl uyudum
hatırlamıyorum ama bu aralar genelde yorgunum. Güne tersten
başlamış kadar yorgunum. Gayette keyifliydi güne başlarken
aslında ama onun içinde erken bir saat olduğu için uykusunu
alamadığını bildiren minik sinyalleri alıyordum. Müzik açtım
kuzuyu kolumun altına sıkıştırıp mutfağa gittim . Kahvaltısı
için yumurtayı haşlanmaya bırakıp biraz salonda tepiştik.
Kahvaltıyı hazırladım .Kuzuyu yerleştirdim mama sandalyesine.3.
Kaşıktan sonra güreşimiz başladı. Böyle zamanlarda ahtapot
olası geliyor insanın. 3 elimle farklı oyuncaklar sallarken
biriyle agzından akanları yere düşmeden peçeteyle yakalasam, bi
elimle kaşığı sabote eden kolu tutup ağzını açıl bulduğum
anda boştakiyle soksam kaşığı ağzına belki daha kısa sürer
bizim kahvaltı. Ama paşa saolsun ilk lokmadan sonra bruncha
çevirmeden işi durmuyor. Zaten o da yoruluyor yavrum kahvaltıdan
sonra biraz oyun üzerine uyku çekiyor genelde. Güç bela
yumurtayı yedirdikten sonra iyize error verdi kuzu. Bu ara siyam
ikizleri gibiyiz. Kangurudan başka yerde uyumuyor. Giydim bizim
askıyı , yerleştirdim kuzuyu. Müziğimizde var. Ritmi tutturduk
dans ede ede uyudu meleğim. Yatağına yerleştirmeden önce bir
iki sağlam manevra yapmam lazım ki uyanmasın. Önce kangurunun üst
bağlarını açıyorum bir kolumla kafası fazla oynamasında
anlamasın diye desteklerken boştaki elimle yan bandı açıyorum
koltukaltlarından avrarken ağzı gözü buruşuyor biraz. Hemen
başını omzuma koyup kurtarıyorum ikimizide kangurudan .
Omuzlarımda kanguru yüzünden yeni bir anatomik oluşum
gelişmekte. Bir turda başını boynuma dayamış halde atıyoruz ,
bi taraftanda pışpışlıyorum ki az evvelki hareketlenmeyi
unutsun. Başı boynumda yatağa kadar eğiliyorum .Durum çok
çetrefilli . Anlık bir hata bizi en başa döndürebilir ve bana
tüm gün mızıldıycak bir bebek verebilir. Birkaç saniye öyle
kamburcuk kalıyorum yatağa doğru eğilip sonra yavaşça
doğruluyorum üstünü örtüyorum. 15 dakika sonra elektirik
süpürgesinin bakımı için geliyorlar. Kedilerin tüyleri yüzünden
bundan önce 4 süpürge leşim var o yüzden sanayi tipi bir süpürge
kullanıyorum. Bunun motoru tırtlamış filtresi fırtlamış
diyorlar tamir için iki süpürge parası fiyat biçip bana yeni
süpürge bırakıyorlar denemem için . O sırada kuzu uyanıyor ben
iyice aptal oluyorum altımı kirli aç mı kalktı diye .Yarım saat
belki oldu , muhtemelen olmadı yatağa koyalı. Adamlar bu
telaşımdan faydalanıp tüyüyorlar. Tilki satıcı hemen yarın
firmayı arayıp kendi süpürgemi geri istiycem. Sinir oluyorum
kendime. İnsanın bazen basireti bağlanıyor işte. Bu esnada evde
haftasonunun yorgunluğu var. Mutfakta ağzına kadar bulaşık.
Yerde sağa sola saçılmış oyuncak parçaları, ve yukardan düşen
daha ne varsa , salonda baş köşede sabahki kahvaltı tepsimiz.
Saolsun bugun eve temizlik için gelen bi yardımcımız var.
Yanında da elektirik süpürgesinden korkan haşarı bir oğlu
.(hoş bende artık korkuyorum elektirik süpürgesinden) Ben aynı
anda böyle sessiz durup bu kadar yaramazlık yapanı görmedim.
Küçük adam resmen saman altından su yürütebiliyor . Öğlen
gelip akşam hava kararmadan ayrılıyor. Ama ütü filanda
hallediyor. Ona yetişkin bakıcısı demeyi tercih ediyorum aslında.
Bize baksın diye birini tuttuk gibi. Kuzu ben ve küçük adam oyun
oynuyoruz bu sefer. Arada mutfaktan yafrunun ağzına tıkalamak için
bişiler alıyorum. Saat 3'kadar en az iki uyku krizi yaşıyoruz. 45
dakika kadar kanguruda takılan kuzu bana acıyor numarası yapıp
uyuyor ve 5. dakkada tekrar uyanıyor. Bugün dışarı çıkmamız
gerek. Telefon faturası ödenicek, emniyete gidip kaybolan
plakamızı çıkartmak için kagıt alınıcak, vesikalık fotoğraf
çektirilicek, bankadan para çekilicek. Hava da inadına rezalet.
Bardaktan boşanır?? boşalır!? Gibi yağmur başlıyor. 3 buçukta
kuzuyu tekrar uyutuyorum. Yetişkin bakıcımız halime acıyor abla
sen git hallet işlerini ben o uyanınca bakarım diyor. Teklifi iki
etmeden kocamın pantolonunu çekiyorum ayağıma, üstümde sweat
shirt ,mermer gibi makyajsız surat ve bu halime en uyumsuz
ayakkabıyıda giyip sokağa atıyorum kendimi. Önce plakayı
halletmek lazım . Emniyete gidiyorum. Arabayı park ettiğim yerle
emniyetin kapısı arasındaki 10 çarpı 100 metre koşusunda
sıçana dönüyorum. Onlarda banka gibi butonlu bi alet koymuşlar
ama numarayı değiştirmeyi unuttuklarını sanıyorum çünkü
bekleme salonundakilerin hepsinde uzun süredir ordalarımş gibi bir
hava sezdim. Yeni gelene dalacak gibi bakıyorlar. 30. dakikanın
sonunda sıra nihayet bana geliyor. Bankonun arkasında orda
olmaktan hiç memnun olmayan bi abla var. Plakamı kaybettim
diyorum. Nerde ? Diyor. Hah hatırladım şurda deyip koşarak
çıkmak istiyorum ordan ama bu çok absürt bir senaryo olurdu.
Gülümsüyerek bilmiyorum diyorum. Salaksın zaten sen der gibi
bakıyor bana yanındaki hanımla sohbetine devam ediyor. Dün gece
küpesinin tekinin taşını kaybetmiş falan filan. Lütfedip bir
kağıt uzatıyor yanındaki ablaya bakarak dilekçe yazmanız gerek
diyor. Alıp boşlukları dolduruyorum kağıttaki geri veriyorum.
Sanki tübitak sorusu vermişte ben çok hızlı çözmüşüm gibi
bir bakış atıyor bana. Başka bir kağıt uzatıyor bununla
şuraya git ordan çıkart diyor . Çooook teşekkür edip yağmur
banyomu yaparak arabaya doğru koşuyorum. Vesikalık fotoğraf
kısmından ilk 10 çarpı yüz metre koşusunda zaten vazgeçmiştim.
Çektirsem nasıl bir görüntü olurdu, photoshopla ne kadar
düzeltilebilirim bir fikrim yok. Yapmak için çıktığım diğer
bütün işlerin üzerine birer çizik atıp eve yöneliyorum.
Kapıyı sessizce açıyorum . Kuzu salonun ortasında ,gayet
uyanık beni bekliyor. Görünce çığlıklar atmaya başladı.
Üstüme kuru birşeyler giyip kuzuyu kucakladım. Öpüşüp
koklaştık, Sonra oyun oynadık. Biraz daha güreştik. Yine uykusu
var diye kanguru turumuza başladık. Uyudu. 20 dakika sonra uyandı.
Bu 20 dakikada ben günlük kalori alımımı sonunda
gerçekleştirebildim ve yemek yedim. Kuzuysa verdiğim hiç birşeyi
önce yemedi. Sonra yer gibi yaptı. Oyuna devam ettik. Uykusu iyice
bşaına vurmuş olucakki bi o koltuğa bi bu koltuğa emekleyip
tırmanım popo üstü düşmeye başladı her seferindede ağladı.
Erkeklerin her yaşta aynı olduğuna karar verdim. Açsa , uykusuzsa
, yorgunsa dikkat ediceksin. Küveti doldurup duş aldırmaya karar
verdim . Kuzum 2 gündür yapmadığı kakayı peşin peşin
çıkarınca biraz rahatlamıştı. Bu arada bezden gelen kokuyu
tarif edemiyorum. Banyoya geçtik. Ördeğimiz sudaki yerini çoktan
almıştı ama malesef kuzu henüz onunla ilgilenmiyor . Çıktık
önce havluya sararken sonra giydirirken direniş ruhuyla tekrar
karşı karşıya geldim. Yatağa yatırdım bezi yerleştirdim tam
bağlıycam ters dönüp emeklemeye başlıyor. Battaniyenin heryeri
bembeyaz pişik kremi. Güç bela yakaladım kandıra kanıdra en
meşakkatli kısım olan alt bağlamayı hallettim. Tavandan iki ip
sallandırsam eleman tarzan gibi çığlık ata ata takılıcak
sanki , bir türlü giyinmek istemiyor. Akşamı ettik sonunda. Paşa
günün uykusuzluğundan ne yapıcağını şaşırmış halde.
Umutluyum kanguruya yerleşiyoruz yine. Mamamız , gece çayımız
hazır. Rambo gibiyim uyutucam bu sefer. Biraz ağlaşmanın ardından
karnımız tok uyuyoruz sonunda .Saat sadece dokuz buçuk ,
korkuyorum ya uyanırsa 11 de , asker ederse beni?? ama aynı
zamanda heyecanlıyım. Elimi ayağımı nereye koyucam
şaşırıyorum. Kitap mı okusam ? Tv mi izlesem? Ev temiz ,
inanılmaz ama ben bile tokum. Oturuyorum koltuğa , süper güzel
müzikler çalıyor radyoda . Belimde bir ağrı hasıl olmuş ,
günün yorgunluğu işte . Ama huzurluyum .Meleğim sonunda uyuyor.
Biliyorum uykusunu alsa keyifle uyanıcak, ışıl ışıl bakıcak
bana gülücek. Hayali bile alıyor yorgunluğumu. Baba bu gece
nöbette ..Blogumu açıyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder